KTO Konferans Salonu’nda düzenlenen toplantıya KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, yönetim kurulu ve oda üyeleri katıldı. Konuşmasında dünyada hararetin çok yüksek olduğunu söyleyen Başkan Ömer Gülsoy, “Dünyanın gündeminde hararet maalesef çok yüksek. Rusya-Ukrayna, İsrail-Filistin savaşlarının hiç bitmeyecekmiş gibi maalesef sürüyor. İsrail’in Ortadoğu’yu bir savaş meydanına çevirmesi, Gazze’de ortaya koyduğu katliam ve saldırıları, dünya ekonomisini ciddi şekilde sarsıyor. Ortadoğu’daki askeri ve siyasi gerginlikler had safhaya çıkmış durumda. Temennimiz, bu savaşın tüm bölgeye yayılmasının önlenmesi ve başkenti Doğu Kudüs olan özgür Filistin devletinin bir an evvel tesis edilmesidir. Savaşlar, iklim krizi, ekonomik kriz, salgınlar, gelir eşitsizliği gibi çoklu krizlerin yaşandığı acımasız bir rekabet dünyasında yaşıyoruz. İş dünyası olarak içinde bulunduğumuz finansal şartların ve yatırım ikliminin süratle iyileştirilmesi beklentisi içindeyiz. Bugün içinde bulunduğumuz koşulları, bu vizyonla örtüşür hale getirmemiz gerekiyor. Türk lirasının reel olarak değerlenmesinin ‘kur kaynaklı maliyet enflasyonunun’ dizginlenmesinde önemli işlev görüyor. Ancak kur artışlarının enflasyonla bağının kopması, ihracatımız açısından önemli bir sorun oluşturuyor. Özellikle tekstil, hazır giyim, konfeksiyon gibi geleneksel ürün gruplarında yaşanan daralma ve pazar kaybı önemli seviyelere ulaştı. Dolayısıyla kur ile enflasyon arasında dengeli bir uyumun tesis edilmesini bekliyoruz. Bizler şu anda bir yandan enflasyonun, diğer yandan da alınan tedbirlerin yansıyan etkilerini derinden hissediyoruz. Artan maliyetler işletmelerimiz üzerinde büyük yük oluşturuyor. Gerek yatırım gerekse ticari hayatı yürütme noktasında üyelerimizin sıkıntıları sürüyor. Hem imalat hem de ticaret tarafında ülke ekonomisinin bel kemiğini oluşturan KOBİ’ler finansmana erişimde büyük zorluklar yaşıyor. KOBİ’leri rahatlatmak çok yerinde bir karar olacaktır. Unutmayalım ki bir ülkedeki yatırım ekosistemi KOBİ’ler üzerinde yükselir. KOBİ temelli ekosistem iyileştirildikçe büyük ölçekli yatırımların çekilmesi mümkün hale gelir. Finansal sıkılaşmanın, finansal dayanıklılığa halel getirmemesi en önemli beklentimizdir. Finansman koşullarının kademeli olarak iyileştirilmesi büyük önem arz etmektedir” dedi.
Başkan Gülsoy, enflasyon muhasebesinin çok önemli bir konu olduğunu söyleyerek, “Bir diğer önemli konu ise Enflasyon muhasebesi. Geçtiğimiz hafta görüşlerimizi paylaştık ama yine de bugün bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum. Çünkü, Bu konu ile alakalı iş insanlarımız sürekli beni arıyor ve kazanmadıkları paranın vergisini ödemek durumunda kalacaklarını ifade ediyorlar. Arkadaşlar, ilkokuldan beri vergi ödemenin bir vatandaşlık borcu olduğu hepimizin zihnine kazınmıştır. Eyvallah kazanca göre vergi ödersek biz de mutlu olacağız. Elbette ki hepimiz bu memlekette yaşıyoruz. Hepimiz bu memleketin suyunu içiyoruz, ekmeğini yiyoruz. Enflasyon Muhasebesi istedik. Bunu defalarca geçen sene Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği vasıtasıyla da dile getirdik. Bu çok ciddi bir konu. Onun için çok dikkatli olmamız lazım. Enflasyon kaynaklı fiyat yükseliş nedeniyle, işletmeler gerçekte öyle olmadığı halde kar etmiş gibi bir görüntü ortaya çıktı. İşletme sattığı malı, sattığı fiyattan geri alamadı. Her satışta her işlemde öz sermayesinden tüketti. Enflasyon nedeniyle oluşan fiktif yani sanal kârlar işletmelerimizin vergi yükünü artırırken, sermayelerinin de erimesine yol açtı. Enflasyon düzeltmesinin işletmeler için farklı sonuç doğuracağı, finansmanını borçlanma ile yapan, öz kaynağı düşük işletmeler yani borçlu ve öz sermayesi zayıf işletmelerin daha çok vergi vermek zorunda kalacağı belirtiliyor. Bu durum Anayasamızdaki "vergi mali güce göre ödenir" ilkesine aykırı ve vergi adaletini zedeleyecek bir durum. Ekonomi yönetimimizin vergilendirme politikasını, Enflasyon düzeltmesi uygulamasını bu hususlara dikkat edilerek, üretim, istihdam ve ihracatının güçlü kalabilmesi için gözden geçirmesinin elzem olduğunu, kararları alırken reel sektör üzerindeki etkilerini dikkatlice ele almasını ve dengeleyici bir yaklaşımla adım atmasını, enflasyon düzetmesinin üç ayda bir değil yılda bir kez olacak şekilde, vergisel bir sonuç doğurmadan, muhasebe işlemi olarak değerlendirilmesi ve öyle uygulanmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“Yerel esnafa sahip çıkalım”
Yeni başlayacak olan eğitim-öğretim yılında alışverişlerin yerel esnaftan yapılmasını istediklerini söyleyen Başkan Gülsoy, “Malum 2024-2025 eğitim-öğretim yılı 9 Eylül 2024 Pazartesi tarihinde başlayacak. Alışverişlerimizde lütfen yerel işletmelerimizi tercih edelim. 365 gün, 1 yıl boyunca yükümüzü çeken sektörlere destek olalım, onlardan alışveriş yapalım. Ekmeği bile fırıncıdan alın. Önce kentimiz sonra ülkemiz kazansın. Yıllardır o işin kahrını çeken sektörlere destek olmalıyız. Sezonluk çeşit düzenlere değil. Yeni eğitim-öğretim yılının da şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Tüm öğrenci ve öğretmenlerimize başarı dileklerimi iletiyorum. Konuşmamda Gurbetçilerimize de değinmek istiyorum. Ticaretimize müthiş katkıları var. Bu yıl gurbetçi bereketi yaşadık. Anavatanlarına gelen gurbetçilerimizin A’dan Z’ye her sektöre faydaları var. Çarşı pazarımız da oldukça hareketliydi. Esnafımıza büyük fayda sağlayıp can suyu oldular. Kısacası bunca sıkıntının arasında gurbetçilerimizle birlikte esnafımızın da yüzü güldü. 9’ncu ayın sonuna kadar inşallah bu hareketlilik sürer diye bekliyoruz. Sıla-i Rahim yapan gurbetçilerimize huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Kazasız, belasız gidip gelmelerini rabbim nasip eylesin” dedi.
Başkan Gülsoy: “Enflasyon düzetmesinin üç ayda bir değil yılda bir kez olacak şekilde muhasebe işlemi olarak değerlendirilmesini talep ediyoruz”
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Ağustos Ayı Meclis Toplantısı’nda konuşan KTO Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, “Enflasyon düzetmesinin üç ayda bir değil yılda bir kez olacak şekilde muhasebe işlemi olarak değerlendirilmesini talep ediyoruz” dedi.