• Genel

Demokrasi için, etten, kemikten kilit vuranlara selam olsun...

Bu millet demokrasiyi 15 Temmuz'da bütün dünyaya göstermiştir. 15 Temmuz gecesi milli iradeyi hiçe sayanlar bir tek şeyi hesaba katmadı; egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!
Demokrasi için, etten, kemikten kilit vuranlara selam olsun...
Ozan Koltuk - Türk Silahlı Kuvvetlerinin resmî internet sitesi ve TRT'de yayınlanan bildiride ordunun yönetime el koyduğu ifade edilerek ülkede sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı ilan edildiği açıklandı. İstanbul'daki Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü bir grup rütbeli asker ve Hava Harp Okulu öğrencisi tarafından kapatıldı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman ve yaklaşık 50 milletvekilinin mecliste bulunduğu sırada F-16 savaş uçakları meclis üzerinde uçuş yaparak parlamentoyu dört kez bombaladı. Ankara'nın Beştepe semtinde bulunan Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na bombalama girişiminde bulunulsa da başarılı olunamadı, Muğla'nın Marmaris ilçesinde bir otelde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı suikast girişiminde bulunuldu. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak, Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal, Jandarma Genel Komutanı Galip Mendi, Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga ve bazı üst düzey komutanlar darbeyi gerçekleştiren askerler tarafından rehin alındı. Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Bostanoğlu ise ''sık sık yer değiştirerek'' darbecilerden kaçmıştır.

Gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk'te FaceTime aracılığı ile gerçekleştirdiği bağlantıda darbecilere hiçbir şekilde imkân tanınmayacağını ifade ederek halkı darbeye tepki göstermek için meydanlara ve havalimanlarına çıkmaya davet etti. Çağrının ardından, Türkiye'nin birçok ilinde darbe karşıtı protesto gösterileri düzenlendi.



16 Temmuz sabahı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin gerçekleştirdiği operasyonlar sonucunda askerî darbe girişimi bastırıldı ve askerler silahları ile birlikte teslim oldu. Olaylar sonucunda 104'ü darbe yanlısı asker olmak üzere 300'den fazla kişi hayatını kaybetti, 1491 kişi yaralandı, farklı rütbelerden 8036 asker gözaltına alındı. Yargı ve sivil siyaset mensupları dahil olmak üzere toplam gözaltı sayısı 22 Temmuz tarihi ile birlikte 10 bini buldu. Bunun yanı sıra askerî, idari ve adli kurumlarda birçok kişi görevden alındı.

Gülen Hareketi destekli olduğu öne sürülen askerî darbe girişiminin ardından İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı ve Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Türk Ceza Kanunu'nun anayasal düzene karşı suçlar kapsamında yer alan ‘cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs’, ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye teşebbüs’, ‘halkı, Türkiye Cumhuriyeti hükûmetine karşı silahlı isyana tahrik’ ve ‘cumhurbaşkanına suikast’ suçlarından soruşturma başlatıldı. 21 Temmuz'da Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından anayasanın 120. maddesi gereğince üç ay süreyle olağanüstü hâl ilan edildi. İlan edilen olağanüstü hâl darbe girişiminin ardından geçen 2 yıllık süreyi kapsayacak şekilde uzatıldı. Girişimin ardından başlatılan tasfiye süresince; Nisan 2018 itibarıyla, 160 bin kişi gözaltına alındı, FETÖ/PDY üyesi suçlamasıyla 50 bin kişi tutuklandı ve 152 bin kamu personeli görevlerinden ihraç edildi. Darbe girişimini izleyen dört yıllık sürede 289 dava açıldı, karara bağlanan 275 davada toplamda 4 bin 130 sanık hüküm giydi.

Darbe girişimi sonrası başta Fethullah Gülen'i iade etmediği gerekçesiyle Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte; aralarında Almanya ve Yunanistan'ın da olduğu birçok Avrupa Birliği üyesi ülke ile FETÖ üyelerinin iade süreçleri ve sığınma hakkı konularında siyasi ve diplomatik krizler yaşandı. Ayrıca, darbe teşebbüsünü gerçekleştiren FETÖ mensuplarına finansal destek verdiği ve darbe girişiminin arkasında bulunduğu iddiası nedeniyle Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkiler gerginleşti.

Teşebbüsün ardından geçen süre boyunca aralarında Boğaziçi Köprüsü, Büyük İstanbul Otogarı ve Ilgaz Dağı Tüneli'nin de yer aldığı birçok yapı, mekan, meydan ve yerin adı, darbe girişiminin tarihine ithafen değiştirildi. Ayrıca 15 Temmuz tarihi, darbe girişiminde hayatını kaybedenleri anmak amacıyla Demokrasi ve Millî Birlik Günü adıyla 2017'de resmî tatil olarak ilan edildi.

Darbe girişimi, Türkiye siyasi tarihinde 12 Eylül 1980 askerî darbesinden 36 yıl sonra gerçekleştirilen ilk askerî darbe teşebbüsü olarak kayıtlara geçti.

Darbenin, AK Parti-Gülen Hareketi çatışması kapsamında 2016 Ağustos ayında yapılacak olan Yüksek Askerî Şûra toplantısında ordu içerisindeki mensupları tasfiye edileceği öngörülen Gülen Hareketi'ne yakın çeşitli kademede askerî yetkililerin bu hareketi önlemek ve Türkiye hükûmetini ele geçirmek amacıyla darbe hareketine giriştiği öne sürülmektedir.

Daha önceki tarihlerde Ergenekon ve Balyoz adıyla askerî yetkililere karşı yapılan kimi operasyonlar sonucu bu davalara konu olan kimi isimler görevlerinden uzaklaştırılmış, yerine hükûmete yakın olduğu ileri sürülen kadroların getirildiği haberleri basına yansımıştı. Darbede adı geçen isimlerin birçoğu özellikle Ergenekon süreci ile birlikte önü açılarak Yüksek Askerî Şûra'da terfi etmişti. Darbeyi yapan ekibin başında olduğu iddia edilen Albay Muharrem Köse, Ergenekon kapsamındaki "internet andıcı" soruşturmasında tutuklanan eski genelkurmay adli müşaviri emekli Tümgeneral Hıfzı Çubuklu'nun yerine 2011 yılında adli müşavir olarak atanmıştı. Bununla birlikte darbe teşebbüsünde rolü olduğu iddia edilen Orgeneral Akın Öztürk, Balyoz operasyonu sonrasında birçok komutanın tutuklanmasının ardından 2013 yılında Türk Hava Kuvvetleri komutanlığı görevine getirilmişti. 2015 yılında Gülen Hareketi ile bağlantıları olduğu iddia edilen Akın Öztürk'ün "darbe yapabilecek potansiyele sahip olduğu" gerekçesiyle bir grup subay tarafından Genelkurmay Başkanlığına bildirildiği ifade edilmiştir. Bu süreçte dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile birlikte karar vererek, görev süresi bitmemesine rağmen, Öztürk'ü Hava Kuvvetleri Komutanlığı görevinden almıştır. Bunun yanı sıra, Mayıs 2020 tarihinde katıldığı bir televizyon programında, Davutoğlu; 2015 Yüksek Askeri Şurası'nda darbede kilit rol aldığı iddia edilen Tümgeneral Mehmet Dişli'nin MİT başkanı ve tarafınca emekli edilmek istendiğini fakat son anda bunun engellendiğini belirtmiştir. İddialara göre, TSK'nın Gülen Hareketi ile ilişkili general ve amiralleri Yüksek Askerî Şûra sonrası emekli edeceğinin belli olması üzerine Öztürk darbe girişimini başlatmıştır.

Gazeteci Ahmet Şık'ın istihbarat kaynaklarına dayandırdığı bilgilere göre Türk Silahlı Kuvvetlerindeki Gülen Hareketi kadrolarına yönelen soruşturmalarla ilgili 16 Temmuz 2016 sabahının erken saatlerinde operasyonların ilk dalgasının yapılmasına karar verilmişti. Bu kapsamda İzmir askeri casusluk davası kumpas soruşturmasın savcısı Okan Bato'nun şüpheli listesinde komuta kademesindeki birçok rütbeli askeri yetkiliyi kapsayan gözaltı kararı verilmiştir. Savcı Bato'nun, ağustos ayında toplanacak olan Yüksek Askerî Şûra'dan önce operasyonların başlatılması önerisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da onaylanmıştı. Bununla birlikte gözaltı kararları ve yapılacak operasyonlarla ilgili Genelkurmay Başkanlığına bilgi verilmek suretiyle onay alınmıştır. Bu karara göre 16 Temmuz 2016 tarihinde sabah 04.00'da operasyonlar başlayacaktı. Aralarında darbe girişimine kalkışanların da bulunduğu, haklarında gözaltı kararı verilen tüm askerler teknik takip altındaydı. 15 Temmuz günü gündüz saatlerinde teknik izleme yapan Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) olağan dışı bir hareketlilik gözlemlendiğini rapor etmiş fakat bu hareketliliğin ne olduğunun anlaşılamadığı ifade edilmiştir. 15 Temmuz gecesi ise darbe girişimi yaşandı. Ahmet Şık'a göre başlangıçta ‘darbeci’ olarak anılan ve soruşturma listesinde bulunan 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar'dan karşıt açıklama gelmesi darbeci askerlerin ellerini zayıflatmıştır.

Darbeye zemin hazırlayan durumlara ilişkin olarak Evrensel gazetesinden Yusuf Karataş; daha önce askerî darbelere yasal dayanak oluşturduğu söylenen Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 35. Maddesinin 2013 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından değiştirildiğini ve bu düzenleme ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin görev tanımından ‘iç tehdit’ çıkartılarak görev alanının ‘dış tehdit’ ile sınırlandırıldığını ancak buna uyulmadığını ifade etti. Karataş'a göre hükûmet bu görev tanımının dışına çıkmış ve ülke topraklarının bir bölümünde operasyonlar yapılmasına izin vererek 2013 yılında değiştirilen İç Hizmet Kanununa uymamıştır. Karataş, hukuksal duruma rağmen Türk Silahlı Kuvvetlerini iç olaylarda güçlendiren bu politikaların ülkeyi yeniden askerî darbe girişimlerine açık hale getirdiğini iddia etmiştir.

Murat Yetkin dönemin Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve kuvvet komutanlarının "Fethullahçıları durdurmamızı engelliyorsunuz" gerekçesiyle istifa ettiğini ve istifalarıyla ‘Artık Fethullahçıları durduramıyoruz, durdurmamızı engelliyorsunuz, ortak olmak istemiyoruz’ anlamına gelen bir çıkış yaptığını belirtti. Yetkin yazısında MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Şubat 2012'de Fethullahçı örgütlenmenin polis ve yargı kanatları tarafından hedef alındığı ve asıl hedefinin MİT üzerinden Erdoğan olduğunun açığa çıktığını ifade etti.

Darbeye neden olan gelişmeler arasında Türkiye dışı aktörlerin bulunduğu iddiaları da ortaya atıldı. İran İslami Şûra Meclisi Başkanı Ali Laricani'nin danışmanı Hüseyin Şeyhülislam, darbe girişiminin nedenlerinden birisinin Türkiye'nin Suriye İç Savaşı'na dair politikasını değiştirmesi ve Suriye yönetiminin hükûmet ile işbirliğine başlaması olduğunu iddia etti. Bununla birlikte, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Suudi Arabistan'ın ve Katar'ın darbe girişimine dahil olmasının güçlü bir ihtimal olduğu iddiasında bulundu. Öte yandan İran Dinî Lideri Ali Hamaney de darbe girişiminin Amerika Birleşik Devletleri tarafından tasarlanıp hazırlandığına dair güçlü şüphelerin bulunduğunu ifade etti.

Bir diğer iddia ise Rusya'nın darbeyi önceden öğrenip Türkiye'ye haber verdiği yönündedir. Independent'in Orta doğu muhabiri Robert Fisk, Suriye'deki Rus birliklerinin darbeyi Türk askerlerini dinlediklerinde farkına vardığını, bunun üzerine Putin'in kişisel bir mesaj yollamak suretiyle Erdoğan'ı uyardığını savundu.

Başka bir iddiaya göre Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır darbe girişimini desteklemişlerdir. BAE büyükelçiliğindeki bazı e-mail görüşmelerinde Birleşik Arap Emirlikleri'nin darbeye destek olduğunun saptandığı iddia edilmiş, buna paralel olarak Mısır'ın da Erdoğan'ın Muhammed Mursi'ye verdiği destekten dolayı darbe girişimine destek verdiği ifade edilmiştir.

Konuya ilişkin ortaya atılan iddialardan bir diğeri de Gülen Hareketi'nin toplum nezdinde egemenlik kurmak isteği ve buna yönelik olarak askerî darbe ile iktidarı ele geçirme çabasıdır. Bu iddiaya göre; cemaat mensupları devletin anayasal kurumlarında önemli yerlere getirilecek ve sonraki süreçte devleti bu kişilerin bağlı olduğu cemaat yöneticisi Fethullah Gülen ve onun talimatı doğrultusunda hareket eden ‘baş yüceler’ idare edecektir. Savcı Serdar Coşkun'un darbe öncesinde hazırladığı ve basında ‘FETÖ iddianamesi’ olarak adlandırılan iddianamede “Cemaat imamları, gizli emellerini gerçekleştirmek yani devleti tamamen ele geçirerek, istedikleri siyasal sistemi kurabilmek için faaliyete geçerek darbe senaryosunu ortaya koymuşlardır.” değerlendirmesi yapılmış, Gülen Hareketi'nin her kurum ve kuruluşa kendi mensuplarını yerleştirmeyi amaçladığı savunulmuştur. Yine aynı iddianamede bu yöntemin daha önce de kullanıldığı, bir siyasi parti olmadan, seçime girmeden, yetiştirdiği kamu görevlilerini kendine bağlayıp itaat ettirerek ve buna paralel olarak oluşan fedakarlık kültürü altında seçilmişlik duygusuna dayanarak devleti teslim almayı amaçladığı ifade edilmiştir.
Tüm bunlarla birlikte söz konusu darbe girişimini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bizzat kendisinin kurguladığına dair iddialar da ortaya atıldı. Cengiz Çandar, böyle bir ihtimalin de olabileceğini ifade ederek daha önceki darbelere veya darbe girişimlerine kıyasla bu kadar kısa sürede başarısız olmasının bu ihtimali doğurduğu görüşünü öne sürdü. Çandar, darbecilerin köprü trafiğini tek tarafını kapatmasının, Marmaris'te olduğu bilinen Erdoğan'ı yakalanamamasının ve Muğla'daki Dalaman Havalimanı'na gitmesine ve oradan İstanbul'a geçmesine müsaade edilmesinin altını çizerek bu durumların şüpheye yol açtığını belirtti. Tüm bunlarla paralel olarak darbe girişiminin hemen ardından süratle binlerce yargı mensubu hakkında gözaltı kararı çıkarılmasının da bir darbe girişimine hazırlık yaptığını ve devlet yapısı içerisinde darbeyle ilişkili olabilecek isimler hakkında istihbarat sahibi olduğunu vurguladı. Tüm bu iddialara karşın bu girişimin bir kurgu olmadığını ifade eden kaynaklar da mevcuttur.

İddiaların odağındaki Fethullah Gülen yaşananların senaryodan ibaret olduğunu söyleyerek hakkındaki iddiaların "onda birinin dahi" kanıtlanması halinde ülkeye geri dönüp en ağır cezayı çekmeye hazır olduğunu vurguladı.

Öncesi
15 Temmuz 2016, saat sabah 10:30 civarında Kara Havacılık Komutanlığında görevli binbaşı O.K. darbe girişiminden haberdar oldu. Bunun üzerine, öğle saatlerinde kendi inisiyatifi ile bölüğünü terk etti ve Millî İstihbarat Teşkilatı'na giderek, yapılacak olan kalkışmaya dair ihbarda bulundu. Darbe hazırlığında olunduğuna dair 15 Temmuz 16:00'da istihbarat edinen Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'e ilk bilgilendirmeyi gerçekleştirdi. 17:30'da gerçekleştirilen ayrıntılı bilgi paylaşımı sonrasında durumun ciddi olduğu değerlendirmesinde bulunuldu ve Hakan Fidan Genelkurmay Başkanlığı'na davet edildi. Saat 18:00 sularında Hakan Fidan; Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve komuta kademesiyle görüşmek için karargaha gitti. MİT'e gelen ihbarın daha büyük bir planın parçası olabileceğinin altını çizdi. Bunun üzerine, Genelkurmay Başkanlığı; hava sahasının kapatılması, tüm askerî hareketliliğin yasaklanması, Kara Havacılık Okulunun ivedi teftiş edilmesi gibi tedbirler aldı. Karargahta yaşanan bu hareketlilik ve Hulusi Akar’ın Türk hava sahasını kapatma emri üzerine; deşifre olduklarından şüphelenen darbeciler, kalkışmayı 03:00'dan 20:30'a çekti. Bununla birlikte Müyesser Yıldız'ın iddiasına göre Hakan Fidan, darbe teşebbüsünün olduğu gün Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'la görüştükten sonra Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ile yemeğe gitti. Yine aynı iddialara göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ı da bilgilendirmeyen Fidan, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'na şüpheli bir askerî hareketlilik olduğuna dair bilgi verdi.

Ankara ve İstanbul
15 Temmuz 2016 22:00 civarında Boğaziçi Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü bir grup Jandarma Genel Komutanlığı mensubu tarafından araç trafiğine kapatılırken iddiaya göre eş zamanlı olarak Orgeneral Akın Öztürk'ün emriyle 4. Ana Jet Üs Komutanlığındaki 141. Filo'dan kalkan F-16 tipi savaş uçakları ile destek kuvvet olarak jandarma ve kara havacılığa bağlı Bell AH-1 SuperCobra tipi helikopterler Ankara üzerinde alçak uçuş yapmaya başladı. Aynı zamanda savaş uçaklarının uzun süre havada kalmasını sağlamak amacıyla da İncirlik Hava Üssü’nden havada yakıt ikmali yapılmasını sağlayan KC135R tanker uçaklar görevlendirildi. Bu sıralarda 4. Ana Jet Üs Komutanlığında bulunan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar rehin alındı ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ile bazı üst düzey Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları zapt altına alarak bilinmeyen bir yere nakledildiler. Saat 22.30 civarlarında ise Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çağrı ile tüm emniyet mensupları göreve çağrıldı. Aynı sırada Millî İstihbarat Teşkilatı binasına askerî helikopterden ateş açıldı, buna teşkilat mensupları tarafından uzun namlulu silahlar ile cevap verildi. Bunlara karşın emniyet kuvvetleri darbeci askerlerin içerisinde bulunduğu Genelkurmay Başkanlığı yerleşkesine giden yolları kapattı. İstanbul'da ise Atatürk Havalimanı, hava trafik kontrol kulesini kontrol altına alan 1. Ordu Komutanlığına bağlı askerlerce sadece iniş yapacak uçaklara izin verilmesi kaydıyla hava trafiğine kapatıldı.



Askerî hareketliliğe paralel olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin e-posta adresinden akredite basın mensuplarına “ülke yönetimine bütünüyle el konulmuştur” şeklinde mesaj gönderildi. Aynı zamanda askerler tarafından zapt altına alınan TRT ekranlarında Tijen Karaş tarafından Yurtta Sulh Konseyi adına darbe bildirisi okundu ve bunu Türk Silahlı Kuvvetlerinin resmî internet sitesinden yapılan sıkıyönetim ilanı ile sokağa çıkma yasağı takip etti. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına, terörle mücadeleye atıfta bulunularak devlet düzeninin bozulduğunun öne sürüldüğü bildiride hükûmetin ve cumhurbaşkanının vatana ihanet içerisinde olduğu belirtilerek Yurtta Sulh Konseyi'nin ülke yönetimine el koyduğu duyuruldu. Bu zaman zarfında, saat 23.00 civarında Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ABD'nin Türkiye Büyükelçisi John Bass'ı aradı ve darbe girişiminin Washington'a aktarılması talep edilerek mevcut hükûmete destek istendi.

Saat 23.25 dolaylarında İstanbul'da Bayrampaşa Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü binası zırhlı askerî araçlar ile kuşatılırken yine askerlerce İstanbul Emniyet Müdürlüğünde bulunan polislerin silahlarının alınmasına teşebbüs edildi. Ankara'da da olaylara müdahale etmek üzere hazırlanan Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı Özel Harekat Daire Başkanlığının binası iki F-16 savaş uçağı tarafından bombalandı.

15 Temmuz gününün son dakikalarında Türkiye üzerinden Facebook ve Twitter başta olmak üzere sosyal ağlara erişim yavaşlarken halk nakit para çekmek amacıyla ATM'lere ve Yurtta Sulh Konseyinin sokağa çıkma yasağı nedeniyle erzak depolama amacıyla fırın ile marketlere akın etti. Ayrıca Ankara ve İstanbul'da toplu taşıma araçlarının ücretsiz olacağı duyuruldu.



15 Temmuz gecesi saat 23.00 sıralarında Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul İl Başkanı Selim Temurci tarafından SMS kanalıyla parti üyelerine partinin il, ilçe başkanlarında toplanma ve tepki gösterme çağrısı yapıldı. Darbe girişimi sırasında Marmaris'te bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Hande Fırat aracılığıyla FaceTime üzerinden canlı yayınına katıldığı CNN Türk ekranlarında girişimin ordu içerisindeki Gülen Hareketi mensubu bir azınlık tarafından gerçekleştirildiğini belirterek halkın kent meydanlarına inerek tepki göstermesi çağrısında bulundu ve Atatürk Havalimanı'na hareket etti. Ayrıca Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü resmî Twitter hesabı aracılığıyla, birçok ilde Diyanet İşleri Başkanlığının talimatıyla camilerden selâ okunarak halk sokağa çıkmaya ve darbecilere karşı durmaya davet edildi. 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar da darbe girişiminde bulunan askerlerin sorumlu bulunduğu komutanlığa bağlı küçük bir grup olduğunu bildirerek komuta kademesi olarak hareketi desteklemediklerini belirtti. Saat 01.00'e doğru ise darbeye teşebbüs edenlere Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca Türk Ceza Kanununun 309, 311, 312 ve 313. maddelerine dayanılarak resmen soruşturma başlatıldı ve gözaltı kararı alındı. Aynı dakikalarda Ankara Emniyet Müdürlüğü, İlhami Aygül ve Mehmet Yurdakul'un kullandığı F-16 tarafından bombalı saldırıya uğradı, aynı saldırı bir saat sonra tekrarlandı. Bu saldırıda 2 kişi hayatını kaybetti, 36 kişi ise yaralandı.

Gece yarısı 02:00 dolaylarında Ankara'da darbecilerin kullanımındaki AH-1 SuperCobra ve UH-60 tipi iki helikopter Türk Hava Kuvvetlerine ait F-16 savaş uçakları tarafından düşürüldü. İstanbul'daysa siyasilerin çağrısı sonucu Boğaziçi Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne doğru yürüyüşe geçen sivil gruplar ile askerler arasında yaşanan arbedede Adalet ve Kalkınma Partisinin reklam kampanyalarını hazırlayan Erol Olçak da dahil olmak üzere hayatını kaybedenler oldu. Adalet ve Kalkınma Partisinin genel merkezi önünde toplanan gruba yine askerlerin elindeki helikopterden açılan ateş sonucu ölü ve yaralılar oldu. 02:30'da Millî İstihbarat Teşkilâtı Basın Müşaviri Nuh Yılmaz tarafından darbenin püskürtüldüğü açıklansa da aynı dakikalarda darbe girişimi konusunun görüşülmekte olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisine havadan bomba atıldı ve bu saldırı farklı aralıklarda dört kez tekrarlandı. Saldırı sırasında Şeref Kapısı, Dikmen Kapısı ve ziyaretçi girişlerinin yapıldığı bölgelerin hasar gördüğü mecliste dört partiden yaklaşık yüz milletvekili bulunmaktaydı. Bombalama sonucu ikisi ağır olmak üzere on iki polis yaralandı. Saat 03:20 sularında Ankara'dakine benzer olarak İstanbul'da da savaş uçakları alçaktan uçuş gerçekleştirdiler. İlerleyen saatlerde Harbiye Orduevi'ni ele geçiren, Doğan Medya Merkezini basarak CNN Türk'ün yayınını ve Hürriyet'in basımını durduran, Digiturk'ü basarak platformun yayınını durduran, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı ele geçirmeye çalışan ve Türksat'ın Gölbaşı tesislerini havadan helikopter ile ateşe tutup karadan da tesisi ele geçirmeye çalışan askerler emniyet kuvvetlerince etkisiz hale getirildi. Bu sırada iki TÜRKSAT çalışanı öldü, tesisi ateş altına alan helikopter ise düşürüldü. Ayrıca TRT'nin televizyon ve radyo yayın merkezleri ile Atatürk Havalimanı da yine emniyet tarafından kontrol altına alındı. Saat 04:00 sularında ise Erdoğan, cunta savaş uçaklarından gizlenmek amacıyla yolcu uçağı kodu olan THY 8456 kodunu kullanan TC-ATA uçağı ile Atatürk Havalimanı'na indi ve bir basın açıklaması düzenlendi.

Saat 05:00'ten sonra İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı darbeyi planlayanlara darbeye teşebbüs suçundan soruşturma başlattı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise darbecilerin darbe başarılı olduktan sonrası için hazırladıkları sıkıyönetim atama listesinden yola çıkarak içerisinde askerler, siviller ve yüksek yargı mensuplarının bulunduğu birçok kişi hakkında yakalama kararı çıkardı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Vezneciler'deki hizmet binasını ele geçiren askerler ile polis arasında sabaha kadar süren çatışma sonucu polisler binayı emniyet altına aldı. Belediye önünde yaşanan çatışmalarda Mustafa Varank'ın abisi akademisyen İlhan Varank'ın da aralarında bulunduğu 14 kişi hayatını kaybetti. Çengelköy Karakolu'nu ele geçirmeye çalışan askerler ile polis arasında çıkan çatışmada da polisler karakolun güvenliğini sağlamayı başardı. Yine sabahın erken saatlerinde Boğaziçi Köprüsü üzerinde darbe güçlerinin kontrolündeki bir tank emniyete ait TOMA'yı hedef alarak atış gerçekleştirdi. Aynı sularda Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Jandarma Genel Komutanlığının yakınlarına bir savaş uçağı tarafından bombalı saldırı düzenlendi, saldırının ardından emniyet güçlerince askerlerin elindeki bir UH-60 helikopteri düşürüldü. Saat 06:40'ta ise darbe girişiminin başladığı Boğaziçi Köprüsü'nü ellerinde tutan yaklaşık elli asker silah bırakarak teslim oldu. Bu gelişmeden on dakika sonra Yurtta Sulh Konseyi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin resmî sitesinde bir duyuru daha yayınlayarak ‘Yurtta Sulh Harekâtı’nın devam ettiğini belirtti ve vatandaşlara sokağa çıkmama çağrısında bulundu.

Boğaz köprülerinin emniyet güçlerince teslim alınmasının ardından Kadıköy'deki Türk Telekom binasını ele geçiren askerler teslim oldu ve ardından Kuleli Askerî Lisesine düzenlenen operasyon ile seksen öğrenci gözaltına alındı. Saat 08:00 civarında ise Genelkurmay Başkanlığı yerleşkesinin kontrolünü elinde bulunduran askerler barikat olarak kullanılan kamyonların üzerine tank atışı gerçekleştirdi. Jandarma Genel Komutanlığında ise operasyon düzenleyen emniyet kuvvetleri on yedi askeri ölü ele geçirip iki yüz elli askeri gözaltına alarak darbe teşebbüsünün merkezi olarak gösterilen binayı kontrol altına aldı. Ayrıca Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığındaki darbe girişimine katılan askerler emniyet ile işbirliği halindeki başka bir grup asker tarafından etkisiz hale getirilerek gözaltına alındı. 08:30 sularında da Boğaziçi Köprüsü kısmen araç trafiğine açıldı. Son olarak ise Genelkurmay Başkanlığını ellerinde tutan askerlere karşı düzenlenen operasyon ile yedi yüze yakın silahsız er ve erbaş teslim oldu. Güvenliği tam olarak sağlanması amacıyla ise 16 Temmuz 21:05'e kadar Tekirdağ'dan Bursa'ya kadar olan hava sahası sivil uçaklara kapatıldı. Darbecilere karşı silahlı mücadeleye yönelik son açıklama Millî İstihbarat Teşkilatı tarafından öğlen saatlerinde geldi ve sistematik operasyonların sonlandığı, Akıncı Üssü ve Kara Havacılık gerçekleşen nokta operasyonlar sonrası darbe teşebbüsünün tamamen bastırılacağı açıklandı.
Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet