TİC Holding Header
  • USD 32.331
  • EUR 35.048
  • Altın 2280.745
  • BIST 100 8880.09
  • Genel

Türkiye’nin ilk bor karbür tesisi açıldı

Türkiye’nin ilk bor karbür tesisi, Balıkesir’in Bandırma ilçesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle açıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eskişehir’de keşfedilen 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervini de yıllık bin 200 yüz ton cevher işleyecek bir tesisle kazanca dönüştüreceklerini belirterek, "Ham maddeyle başlayıp, nihai ürüne kadar uzanacak bir sistemle ülkemizin tüm değerlerini harekete geçirmekte kararlıyız" dedi.
Balıkesir’in Bandırma ilçesindeki ETİ Maden İşletmeleri bünyesinde açılan bor karbür tesisi, Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyor. Başta savunma sanayii olmak üzere birçok sektörde kullanılacak olan bor karbürün ’’Cevherden mücevhere’ sloganı ile yolculuğu başlıyor. Son yıllarda bor ihracatı ile kırılan rekorların ardından temeli atılan tesis, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı törenle açıldı. ETKB ve SSB işbirliği ile Eti Maden ve SSTEK şirketlerinin ortaklığında kurulan TRBOR firmasının Bor Karbür Tesisi yatırımı ile 300 kişinin istihdam edileceği ve yılda bin ton bor karbür üretilecek işletmede bor madeninin katma değeri savunma sanayii için ayrı bir önem taşıyor.
Açılışta konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin stratejik ürünleri arasında yer alan bor madeninin katma değerini cevherden mücevhere anlayışıyla üç yüz kat arttıracak tesisimizin açılışı vesilesiyle bir aradayız. Yatırım bedeli 80 milyon doları bulan Bandırma bor karbür üretim tesisi, bu alanda ülkemizin ilk, dünyanın da sayılı işletmelerinden biri olacaktır. Bilindiği gibi bor karbür, sıcaklık ve mekanik yer uygulamalarında aranan ve tercih edilen bir üründür. Bor karbür özellikle aşınmaya dayanıklı mekanik parça üretimi, nükleer tesislerde, nötron tutucu gibi uygulama alanlarıyla savunma sanayiinin vazgeçilmezidir. Uçaklardan taktik araçlara, personel yeleklerinden korunaklı levhalara kadar pek çok yerde bu ürünü görmek mümkündür. Bandırma tesisimizde yapılacak yıllık bin ton üretim kullanıldığı alanlarda da 150 kattan 2 bin kata kadar varan değer artışları sağlamaktadır. Bir başka ifadeyle, bu tesis sayesinde Türkiye sadece sahip olduğu bor madeninin katma değerini yükseltmekle kalmıyor. Aynı zamanda ülkemiz dünyanın en sert üçüncü malzemesinin üretiminde ve satışında önemli bir oyuncu haline geliyor" dedi.

"Eskişehir’de keşfettiğimiz nadir toprak elementi rezervimizi yıllık bin 200 yüz ton cevher işleyecek bir tesisle kazanca dönüştüreceğiz"
Tesisin yatırım ve üretim rakamlarının ötesinde Türkiye’ye stratejik bir katkı sağladığını ifade eden Erdoğan, "Geçmişte bu tür ürünlerin stratejik önemi dikkate alınmayıp, sadece fiyat unsurlarıyla dışarıdan tedariki yoluna gidildiği için kriz dönemlerinde ciddi sıkıntılar yaşadık. Savunma sanayimizin ihtiyaçları başta olmak üzere kritik her üründe maruz kaldığımız gizli-açık ambargoların ülkemize yaşattığı vakit ve hamle kayıplarını gayet iyi biliyoruz. Bunun için artık her alanda önce kendi ihtiyaçlarımızı karşılayacak, onunla birlikte dünya pazarlarında pay sahibi olmamıza katkı sağlayacak yatırımların tamamını destekliyoruz. Sadece eğitim bünyesinde yürütülen çalışmalar bile başlı başına birer başarı hikayesidir. Bor karbür yanında, sıvı üretimi konusunda da yakında somut adımlar atılacaktır. Aynı şekilde temeli atılan çeliğin dayanıklılığını arttırma başta olmak üzere pek çok alanda kullanılan ferro bor tesisimiz de bu sene içinde hizmete girecektir. Nadir toprak elementleri konusunda iyi bir rezerve sahibiz. Eskişehir’de keşfettiğimiz 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervimizi, yıllık bin 200 yüz ton cevher işleyecek bir tesisle kazanca dönüştüreceğiz. Ham maddeyle başlayıp, nihai ürüne kadar uzanacak bir sistemle ülkemizin tüm değerlerini harekete geçirmekte kararlıyız" diye konuştu.
Diğer alanlarda da benzeri güzel gelişmeler yaşandığını belirten Erdoğan, "Esasen dünyada küresel tedarikleri belirli yerlere terk edip, sadece fikri mülkiyet haklarının kazancıyla yetinme devri geride kalmıştır. Amerika’sından Avrupa’sına kadar yüksek istişare ve işletme maliyetleri sebebiyle üretimi angarya görerek uzak coğrafyalara taşıyan her yerde ciddi bir paradigma değişikliği başlamıştır. Türkiye hem gelişme ve gelişmiş ülke pazarlarına yakınlığı, hem lojistik avantajları, hem yetişmiş insan gücü ve ham madde potansiyeli ile küresel üretim merkezlerindeki değişimde avantajlı bir yerde duruyor. Geçtiğimiz 20 yılda eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma, spordan sosyal güvenliğe kadar her alanda ülkemize kazandırdığımız güçlü altyapı bu avantajın temelini oluşturuyor. ’Türkiye Yüzyılı’ vizyonuyla ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına çıkarma hedefimize sıkı sıkıya bağlıyız. Ne küresel sağlık ve güvenlik krizleri, ne yaşadığımız tabi afetler ne de önümüze çıkartılan diğer engeller bizi bu hedeften uzaklaştıramayacaktır. Son yıllarda milletçe zorlu sınamalardan geçtiğimiz bir gerçektir. Salgın sebebiyle 2 yıl sıkıntı çektik. Tam bu badireyi aşmışken kendimizi faiz, kur, enflasyon şer üçgenine sıkıştırılarak taviz vermeye zorlandığımız bir başka mücadelenin içinde bulunduk. Bu sıkıntının da üstesinden gelirken, asrın felaketi 6 Şubat depremlerinin yıkıntıları arasında kaldık. Aşırı yağışların sebep olduğu seller, deprem bölgemizde felaket üstüne felaket yaşandı. Depremlerde yitirdiğimiz canların acıları yüreklerimizi yakıyor. Rabbim hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize rahmetiyle, merhametiyle muamele eylesin diyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgesindeki çalışmalara da değinerek, “Biz bugüne kadar önüne çıkan hiçbir tehdide, maruz kaldığı hiçbir saldırıya, yaşadığı hiçbir soruna teslim olmamış, hepsine karşı inançla ve cesaretle direnmiş bir milletiz. Bugün de öyle yapıyoruz. Bir yandan depremin enkazını kaldırıyor, diğer yandan geçici barınma alanlarını kuruyoruz. Öte yandan kalıcı konutların inşası için attığımız adımlar var. Yine bakanlıklarımızın attıkları adımlarla vatandaşlarımızı şu kar kışta aç açıkta bırakmamak için çalışıyoruz. İnsanlarımızın yaralarını sararken, umutlarını güçlendiriyor, hayata bağlanmalarını temine çalışıyoruz. Sanayicisiyle, esnafıyla, işletmecisiyle deprem bölgesindeki üreticilerimizi destekleyerek istihdamı canlandırıyoruz. Yaşanan sarsıntıların yol açtığı huzursuzluk yüzünden başka yerlere giden insanlarımız yavaş yavaş şehirlerine dönüyor. Milletçe yürek yüreğe, kol kola vererek Allah’ın izniyle bu felaketin izlerini de sileceğiz. Deprem bölgelerinde vatandaşlardan bir yıl izin istedik. Bize bir yıllık müsaade etmelerini istedik. Biz bir yıl içerisinde kalıcı konutları da bitireceğiz. Vatandaşlarımıza sorumluluğumuz var. Vatandaşlarımız bize ‘Bizi bunlara bırakma’ diyor. Biz bunların ne yapacağını zaten gayet iyi biliyoruz. Bunlara benim vatandaşım, benim insanım bırakılabilir mi? Bunların derdi başka. Biz can derdindeyiz, onlar mal derdinde. Onun için de sağ olsun bütün bakan arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım, valilerim, deprem bölgesinde sabahtan akşama 7/24 çalıştılar, çalışıyorlar. Bizler de Cumhur İttifakı olarak gerek şahsım, gerekse devletle birlikte bölgeyi dolaştık, dolaşıyoruz, dolaşacağız. Konutlarıyla, iş yerleriyle, altyapısıyla, üstyapısıyla, yeni, güvenli, huzurlu yerleşim yerleri kurarak şehirlerimizin tarihi ve kültürel zenginliklerini ihya ederek Türkiye 100 yılına doğru yürümeyi sürdüreceğiz. İşte bunlar, onlarla uğraşırken bakın biz neyle uğraşıyoruz. Biz de işte bor madeniyle alakalı, onun çeşitlendirilmesinde bor karbürü, bugün bu dev tesisi açıyoruz. Aramızdaki fark bu” dedi.

“Kütahya Emet’e 5 bin ton üretim kapasiteli bor karbür tesisi kuracağız”
“Bütün bunları başarana kadar bize durmak, dinlenmek, başka yöne bakmak haramdır. Elbette Türkiye’nin bir kısmında yaşanan sıkıntının çözümü için ülkenin tamamının yatırımıyla, istihdamıyla, üretimiyle ayakta kalması, güçlü olması şarttır” diyen Erdoğan, “Bunun için deprem bölgesindeki şehirlerimizi ayağa kaldırırken ülkemizi hedeflerine yaklaştıracak diğer projelerimizi de ihmal etmiyoruz. Milletimizin 60 yıllık hayali olan Türkiye’nin otomobili bunlardan biridir. Geçtiğimiz günlerde TOGG ön siparişlerini almaya başladık. Hamdolsun çok kısa sürede de rekor bir talep oranına ulaştık. Ay sonundan itibaren teslimatları peyderpey gerçekleştireceğiz. Bor karbür üretim tesisimiz bunlardan biridir. Buradan elde ettiğimiz tecrübeyle Kütahya Emet’te 5 bin ton üretim kapasiteli yeni bir bor karbür tesisi daha kuracağız. Durmak yok, yola devam” dedi.

“Karadeniz gazını yakında milli sisteme bağlıyoruz”
Karadeniz’den çıkan gazla ilgili de konuşan Erdoğan, “Karadeniz’de keşfettiğimiz gazı milletimizin hizmetine sunma çabamız bunlardan biridir. Projedeki personelimizin depremzedelerimizin yardımına koşması sebebiyle yaşanan birkaç haftalık gecikmeye rağmen Karadeniz gazını yakında milli sisteme bağlıyoruz. Doğalgaz boru hatlarımızı geliştirme, doğalgaz depolama tesislerimiz bunlardan biridir. Ülkemizi taşıması, ticareti ve üretimiyle bir doğalgaz merkezi yapma yolunda hızla ilerliyoruz. Önümüzdeki aylarda ilk ünitesini devreye alacağımız Akkuyu Nükleer Güç Santralimiz bunlardan biridir. Tüm üniteleri devreye girdiğinde bu santral ülkemizin kesintisiz ve dengeli elektrik üretiminde önemli bir role sahip olacaktır. Ana muhalefet yanındakilerle beraber Akkuyu Nükleer Santrali’ni gezmek istiyor. Arkadaşlara ‘Buyurun gezdirin’ diyorum. Gidiyorlar, geziyorlar. Muhteşem bir eser diyorlar. Dönüp geldikten sonra da ‘Yaptırmayacağız’ diyorlar. Ya bu ne mantıktır, bu ne kafadır, bu ne anlayıştır? Dünya enerjide, yeşil enerjiye nasıl ulaşacağız diye bunun mücadelesini verirken, biz yeşil enerji noktasında özellikle gerek doğalgaz gerekse Akkuyu Nükleer Enerji bütün bunlarla yeşil enerji noktasında adımlar atıyoruz. Bunlar ise ‘Hayır yaptırmayacağız’ diyorlar. Ben milletime şikayet ediyorum. Sevgili halkım, sevgili vatandaşım, işte bu ana muhalefet ve yanındakiler bu ülkede yarın inanın eğer elektrikler bir zamanlar bunların iktidarlarında nasıl kesiliyorsa, nasıl enerjiye hep muhtaç kalmışsak, yine bu noktaya düşeriz. Bunlara bu fırsatı ben inanıyorum 14 Mayıs’ta benim vatandaşım vermeyecek” ifadelerini kullandı.
Dünyanın en yüksek barajlarından birinin Yusufeli olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yusufeli Barajı bir yeşil enerjidir. Bir hidroelektrik santralidir. Ama bütün bunlarla beraber aynı zamanda bu baraj bizim sulamada da istenildiği şekilde kullanılacak bir imkandır. Hamdolsun ülkemizin su kaynaklarının önemli bir kısmıdır. Son 20 yılda devreye alarak bu alandaki potansiyelimizi hakkıyla kullanabilir hale geldik. Güneş ve rüzgar başta olmak üzere bizim şu anda güneş enerjisinde de biz çok iyi bir yerdeyiz. RES’lerde yani rüzgar enerjisinde de gayet iyi bir yerdeyiz. GES, RES, bütün bunlarla beraber dünyada artık parmakla gösterilen bir ülke konumundayız. Yenilenebilir enerji kaynaklarımızı hızla geliştirme çabalarımız artarak devam ediyor. Bu konuda kat ettiğimiz mesafenin en güzel örneği ülkemizin yenilenebilir enerjisiyle de dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmeye hazırlanmasıdır” dedi.
Artık Türkiye’nin dünyanın önde gelen savunma sanayii tedarikçileri arasına girdiğini dile getiren Erdoğan, “Hatırlayın, göreve geldiğimizde milli savunma olarak, savunma sanayiinde yüzde 20’ydi bizim yerli ve milli potansiyelimiz. Şimdi yüzde 80 oldu. Nereden nereye? İnşallah yakında hep birlikte şahitlik edeceğimiz yeni gelişmeler, yeni müjdelerle bu konumumuzu daha da pekiştireceğiz. Bu örneklerin üretimin her alanına teşkil etmek mümkündür. Hiçbir tuzağın bizi yolumuzdan alıkoymasına izin vermedik. Devletiyle, milletiyle, dostlarımızla tek yürek, tek bilek olarak yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. Başkaları ne yaparsa yapsın. Hangi siyasi hesaplar peşinde koşarsa koşsun. Biz hakkın rızası için. Halkın rızası için halkımıza aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz. İnançla, sabırla, dirayetle çalışarak milletimize ne söz verdiysek Allah’ın izniyle hepsini Cumhur İttifakı olarak tek tek hayata geçireceğiz. Türkiye’nin 100 yılı vizyonumuzla aramıza hiç kimsenin, hiçbir engelin, hiçbir siyaset mühendisliği projesinin girmesine müsaade etmeyeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Rabbim yolunuzu bahtımızı açık etsin diye dua ediyorum. Bu duygularla Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi’nin şehrimize, ülkemize ve sektörümüze hayırlı olmasını diliyor, emeği geçen tüm kardeşlerimi tebrik ediyorum” dedi.