O dönemlerde Arapların kınayı sadece saçlarındaki beyazlıkları kapatmak için kullandığını anlatan Gülensoy, ''vatana kurban olsun'' diye asker adayına, ''Allah'a kurban olsun'' diye kurbanlık koçlara, ''eşine kurban olsun'' diye geline kına yakma geleneğini ise Türklerin geliştirdiğini bildirdi. Sadece Anadolu Türklerinde var olan bu geleneğin ''fedakarlığın'' simgesi olarak değerlendirilebileceğini ifade eden Gülensoy, ''Çünkü Türk halkı gözü gibi bakıp büyüttüğü evlatlarını vatan sevdası, kızlarını yeni yuvaları, koçlarını ise Allah için feda etmeyi gözünü bile kırpmadan, allayıp pullayarak yolcu ederler.
TARİHTE KINA
Kına, Dede Korkut Hikayelerinde de yer buluyor. Eski Mısır, Eski Yunan, Roma ve Ortaçağ'da boya ve ilaç olarak kullanılan kına, gerek Avrupa gerekse İslam dünyasında çok iyi biliniyor ve Türk tıp tarihinde de kendisine önemli bir yer ediniyor.
Kınayı veba hastalığına karşı kullanan Türkler, 15-19'ncu yüzyıllar arasında ise balgam, baş ağrısı, nezle, göz ağrısı, çocuklarda rastlanan çiçek hastalığı ve ateşli hastalıkların bir çoğunda tedavi amaçlı olarak kullanmışlar.
OGÜN/14-20.Eylül.2008/Sayı:90/Sayfa:13
