Aşırı lüks yaşama isteği ve insanların sürekli otomobil kullanması gaz kirliliğini de ayrıca karşımıza çıkarmaktadır. Sanayii bölgelerinde yaşanan kirli ve zararlı atıklar denizleri ve çevreyi aşırı olarak kirletmekte ve nefes almayı zorlaştırmaktadır. Sayısız çöp yığınları, katı atıklar, sıvı atıklar, kimyasal atıklar ve daha niceleri çevrenin kirlenmesi ile beraber insan sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşmasına çok büyük etken yaratmaktadır.
Özellikle ülkemizde; kömürlü termik santrallerin çok fazla olması ve her geçen gün bu santrallerin çoğalması çevre kirliliğine en ağır darbeyi vurmakta ve vurmaya devam etmektedir. Bunun yanında ozon tabakasının delinmesi ve bu sayede oksijen oranının azalması da cabası. Dünyada yaşanan en büyük katliamı kendi ellerimizle gerçekleştiriyoruz. Bu dünyadan başka bir yaşanacak yer yok.
Hırs ve sürekli mal edinme hastalığı sanki her şeyi çözecek gibi sürekli katlanarak artmakta; insanların duyarsızlığını üst boyutlara çıkarmaktadır. Çevremizin temiz olması sağlığımız için önemli diye bir sürü söylem üretilmesine rağmen; boş laflarla yürümeyen bir yaşam alanı yaratmaktayız.
Artık çağımızda adını dahi bilmediğimiz bir çok hastalık var; milyonlarca insan bu hastalıklardan ölüyor. Yaşamımızın elimizden kaydığını maalesef ki yavaş yavaş değil hızla yaşıyoruz. Bir gün her şey için geç olacak ve bizler yaşanacak bir dünya bulamayacağız. Çevre kirliliğinin etkisiyle ve ozon tabakasının delinmesiyle ortaya çıkan mevsim değişiklikleri de insan sağlığı üzerinde oldukça büyük etkiler yaratmaktadır.
Su kaynaklarımız gün geçtikçe azalıyor; göller ve nehirler kuruyor. Artık artezyen kuyularından diplere inmeden su çıkmıyor. Elimizdeki her değer sürekli yok oluyor. Yazık!
