Doç. Dr. Özçelik, “Dünya genelinde son birkaç yıldır küresel ölçekte iklim değişikliğinden kaynaklı krizleri daha yoğun biçimde görmekteyiz. Farklı konum ve zamanlarda susuzluk, kuraklık, taşkın, sıcak hava dalgaları, orman yangınları kendini gösteren iklimsel afetlerle karşılaşıyoruz. Bir yardan iklim değişikliğiyle mücadele ederken, bir yandan da ülkemizi ve şehirlerimizi iklim değişikliğinin etkilerine karşı korunaklı hale getirmeliyiz. Gelecek kuşaklara yaşanabilir bir çevre bırakmak zorundayız” dedi.
2024 Dünya Su Günü’nün bu yılki temasının ‘Barış için Su’ olduğunu belirten Özçelik, “Birleşmiş miller verilerine göre dünya genelinde 2 milyardan fazla insanın temiz ve güvenilir suya erişimi yok. 3 milyardan fazla insanın sınır aşan sulara bağlı yaşamaktadır. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi ülkemizde de artan kentleşme ve çarpık yapılaşma nedeniyle kentsel alanlarda su temininde önemli su temini sorunları yaşanmaktadır. Bu sorunların artan bir biçimde havzalar arası veya yerleşimler arası su transferi gerçekleştirilerek çözülmesi yoluna gidilmektedir. Bu durum ülkeler, şehirler, havzalar ve yerleşimler arası çatışmaları da beraberinde getirmektedir. İklim değişikliği etkileri arttıkça, kentler ve nüfuslar büyüdükçe çatışma riski daha da artmaktadır. Kentsel altyapısı yeterli olmayan veya sorunlu olan şehirlerimizde yerelden genele bu etkileri daha yoğun ve sık bir biçimde göreceğiz. Su miktarı kadar kalitesi de, insanlar, toplumlar, şehirler ve ülkeler arasında eşitsizlik oluşturabilecek ve gerilimleri artırabilecek bir unsurdur. İnsanlarımızın sağlığı ve refahı iyi işleyen ve doğru biçimde işletilen bir su kaynakları yönetimine bağlıdır. Eğer su barışını sağlamazsak su savaşıyla karşı karşıya kalırız. Birleşmiş Milletlerin bu yılki teması ‘Barış için Su’da da öne çıkarıldığı üzere, genelde ve yerelde su konusundaki aktörler ve kullanıcılar arasında işbirliğini sağlanması ve su ihtiyacının dengeli ve sürdürülebilir bir biçimde karşılanabilmesi barışı ve istikrarı temin edebilecektir. Suyun adil ve sürdürülebilir kullanımı etrafında toplumsal barışı inşa edebiliriz” dedi.
