İHA - Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Kutbettin Arzu, “Türk Kirazlarının Çin’e İhraç Edilmesine Yönelik Bitki Sağlığı Gereklilikleri Protokolü” kapsamında kiraz ihracat sezonu öncesi yapılacak değerlendirme toplantısına katıldı.
G-20 Zirvesi kapsamında Çin ile iki anlaşma imzaladığını açıklayan Bakan Arzu, "Bunlardan bir tanesi, süt ve süt ürünlerinin Çin’e ihracı ile ilgili protokol imzalandı Sayın Cumhurbaşkanımızın denetiminde. Süt üreminde 8,5 milyon ton üretiminden 18,5 milyon süt üretimine geldik. Kırmızı ette 421 tondan 1 milyonun üzerinde bir seviyeye geldik. Kanatlı sektöründe 696 bin tondan 2 milyon tona geldik. Çin’e süt ve süt ürünleri ihraç edecek seviyelere geldik. Çin ile bir anlaşma imzaladık ve bundan sonra biz Çin’e kiraz ihraç edebileceğiz. Kiraz ülkemizin dünyada üretimde birinci olduğu bir ürün. Dünyada 500 bin ton kiraz üreterek, kiraz üretiminde birinci ülkeyiz. 18 bin tondan aldığımız kiraz ihracatını geçen yıl 69 bin ton seviyesine çıkardık. Biz bugün dünyada 190 ülkeye bin 700 tarımsal ürün satıyoruz" diye konuştu.
Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevaplayan Bakan Arzu, “Miktarla ilgili belirlenen bir rakam var mı? Önümüzdeki yıl piyasa fiyatını nasıl etkiler?” sorusuna, “Aslında piyasa fiyatlarını olumlu etkiler. Çin gibi önemli bir pazara girdiğimiz zaman üreticilerimiz fiyat kırımına girmeyecekler. Üreticimiz, ihraççımız, bakanlıklarımızın ilgili bürokratları işbirliği ile bu piyasada daha iyi fiyatlarla mal satarız. İyi fiyatlarla mal sattığımız zaman hem üreticimizi korumuş olacağız hem de iç piyasayı korumuş olacağız” cevabını verdi.
"BİZİM KENDİ KENDİMİZİN AYAĞIMIZA KURŞUN SIKMAKTIR BU"
Tavuk etinde arsenik tartışmalarına ilişkin bir soru üzerine Bakan Arzu, “Türkiye’de bu konuda o kadar farklı spekülasyonlar yapılıyor. Uzaktan yakından ilgisi olmayan birileri bir şey söylüyor, başkaları da farklı farklı yerlere çekiyor. 2011 yılında Amerika’da yapılan bir incelemede tavukta kullanılan bir ilacın zararlı olduğu, kanserojen ihtiva ettiği konusunda bir çalışma yapılmış ve o ilaç Amerika’da yasaklanmış ve o günden bugüne uygulanmıyor. Ama o ilaç bize hiç gelmemiştir. Ne bizde üretilmiş, ne bizde ithal edilmiştir. Biz bu konuda AB’den de öndeyiz, Amerika’dan da öndeyiz. Amerika’daki 6 yıl önceki bir çalışma geliyor, bugün insanlarımızın kafasını karıştırıyor. Bizim kendi kendimizin ayağımıza kurşun sıkmaktır bu. Böyle bir dedikodu çıkarıyoruz. Hem iç piyasada insanlarımızın kafasında soru işareti oluşuyor hem de ihracat yaptığımız ülkelerle. 2011 yılında Amerika’da yapılmış bir araştırmanın bizimle ne alakası var. Bizi günlerdir meşgul ediyor. Br kısım etiketli, ünvanlı arkadaşlar televizyonlara çıkıp, sırf televizyonlarda görünecekler diye boy gösterip yanlış bilgiler veriyorlar ve insanların kafasını karıştırıyorlar. Bu sektöre verdikleri zarar çok önemli, gıda ile önüne gelen herkes konuşmamalı” cevabını verdi.
“GDO’NUN NE OLDUĞU BİLİNMEDİĞİ İÇİN SANKİ BÖYLE RADYASYON GİBİ, ZEHİR GİBİ ANLAŞILIP ANLATILIYOR”
“GDO yemlerde serbest bırakıldı. GDO yemler zararlı mı? Ürünlerin üzerinde GDO kullanılmıştır diye bir ibare bulunacak mı?” sorusuna Bakan Arzu, “GDO konusu Türkiye’de maalesef yanlış bilinen ve yanlış aktarılan bir konu. Dünyada bugün GDO ürün öyle söylendiği gibi çok tehlikeli olduğu ispatlanmış bir ürün değil” yanıtını verdi.
Türkiye’de iki üründe GDO kullanımının serbest olduğunu hatırlatan Bakan Arzu, mısır ve soyada GDO’nun ne anlama geldiğini anlattı. Bakan Arzu, “Bizdeki teknik bilgilere göre Biyogüvenlik Kurulu bunu araştırıyor. Zararlı olmadığına inandığı zaman bunun kullanılmasına izin veriyor. GDO’nun ne olduğu bilinmediği için sanki böyle radyasyon gibi, zehir gibi anlaşılıp anlatılıyor" ifadelerini kullandı.
