TİC Holding Header
  • USD 32.368
  • EUR 35.088
  • Altın 2324.082
  • BIST 100 9129.19
  • Siyaset

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Yunan ve Rum ikilisinin bizi Akdeniz’e hapsetme planları bozuldu"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya anlaşmasıyla birlikte Yunanistan ile Rum kesiminin Türkiye’yi hapsetme planlarının bozulduğunu belirterek, “Kimsenin, bizim ve Libyalı kardeşlerimizin haklarının gasp edilmesine Türkiye olarak izin vermeyeceğiz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk ve Kanal D ortak yayınına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahmet Hakan, Buket Aydın ve Başak Şengül’ün sorularını yanıtlayarak gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Libya arasındaki anlaşmayı hazmedemeyenler olduğunu belirterek sürece ilişkin, “Biz bu işte derse çok çalıştık. Bu işin süreci bu dönemde değil, başbakanlığım dönemine dayanır. Kaddafi dönemine dayanır. Orada kıta sahanlığı olayı buna dahil, Libya ile yapılan bugün anlaşmanın daha genişinin biz Kaddafi döneminde adımını attık. Fakat ömrü yetmedi. Ortada bu karışıklıklar var, bizimde tecrübemiz var. Bunu çözmemiz lazım, dedik. Buralar bizim için önem arz eden, sondajda bütün buralardaki araştırmalarda önemli yerler. Türkiye Libya sınırı olarak koridordaki sınırın güneyi Libya, Kuzeyi Türkiye olacak. O bölgede biz çalışmalar yapabiliriz. Sondaj ve araştırma yapabiliriz. Bizim 2 tane sondaj, araştırma gemimiz var, bir tane de alma durumumuz var. Biz Libyalı kardeşlerimizle güney bölgesinde bu aramalar netice verirse, güneyde Libya, kuzeyde Türkiye olacak. Her iki tarafta bundan memnun. Karada Libya’da ciddi manada petrol doğalgaz çıkartılıyor. Hazmedemeyenler var. Türkiye anlaşmayı yapmasaydı, buraya birileri gelecekti. Bizim anlaşma yaptığımız yere, biz yanımıza uluslararası şirketleri alabiliriz. Şirketlere teklifler yaparız, onları da biz bu çalışmalara katabiliriz. Libya ve Türkiye adına çalışma yapacaklar.” diye konuştu.

Libya anlaşmasıyla Yunan ve Rum ikilisinin Türkiye’yi hapsetme planlarının bozulduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Girit’in kıta sahanlığı diye bir şeye girmeden hemen onun doğusundan Rodos’un oradan kendi sahilimize, Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip olan biziz. Fakat bizim bu adımdan, önce içerdekiler rahatsız oluyor. Bu rahatsız olanlara dedik ki bizim gidişimiz bugün değil, geçmişte, Yunan ve Rum ikilisinin burada bizi Akdeniz’e hapsetme planları bozuldu. NATO zirvesinde yaklaşık 1,5 saat Yunan Başbakanı ve heyetiyle görüşme yaptık. Hukuka aykırı dediler, bende dedim ki siz hukuka aykırı olmayan yollara başvurun, oradan çözün dedik. Biz şuanda devletle anlaşma yaptık, siz Hafter’le çalışıyorsunuz. Hafter’in hukuki bir karşılığı yok. Uluslararası camianın tanımadığı ve darbeci olarak duruyor. Meşru hükümetle biz çalışıyoruz. Adil ve hakkaniyete dayalı sınırlandırma söylemine devam edeceğiz. Hem diplomasi, diyalog ve işbirliğini teşvik edeceğiz. Kimsenin bizim ve Libyalı kardeşlerimizin haklarının gasp edilmesine Türkiye olarak izin vermeyeceğiz.” şeklinde konuştu.

Erdoğan, şunları kaydetti:
“Benim teşekkür borcum var. Bunu Parlamentoya getirilince, bu tezkereyle alakalı olarak Sayın Bahçeli ve heyetine ortaya koydukları tavır nedeniyle teşekkür ediyorum. Ana muhalefet partisi Türk askerine lejyoner diyecek kadar alçalıyor. Bizim askerimiz lejyoner sıfatıyla gitmiyor. Tam aksine Gölcük’te deniz altı inşasında söyledim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Trablusgarp’a gitti. Orada gözünde de yaralandı. O farklı bir süreçti, onu yaşadı. Peki, Gazi Mustafa Kemal için böyle bir yakıştırma yapmanız mümkün mü? Biz her zaman Atatürk’ün partisiyiz diyorsunuz, bunu nereye yerleştireceksiniz. Bütün güvenlik kurumlarımız arasında eğitim ve öğretim konusunda teknik bilgi ve tecrübe konusunda bizim askerimizin görev koordinasyondur. Orada bir harekat merkezi, burada korgeneralimiz bulunacak. Oradaki süreci onlar yönetecekler. Şu anda peyderpey gidiyorlar. Şu anda yoğunlaşma biraz daha var. Muharip güç olarak bizim orada farklı ekiplerimiz olacak. Bunlar bizim askerimiz içinden değil. İşin koordinasyonunu üst düzey askerlerimiz, bunun içinde korgeneralimiz olmak üzere, onunla birlikte özellikle oradaki emir komuta zincirini elinde tutan gayet iyi yetişmiş ekiplerimiz olacak. Amacımız meşru hükümetin ayakta kalması ve oradan zaferle çıkması, kendi topraklarına sahip çıkması. Bizim anlaşmamız zedelenmeyecek. Bir yıl içerisinde süratle netice almak istiyoruz. Libya’da ateşkes sağlanmasına ve siyasi sürece geri dönmelerine yardımcı olmaktır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin amacı savaşmak veya savaştırmak değildir. Biran önce de anayasayı hazırlamaktır.”

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu söylemleri nedeniyle de eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda burada hakim olana ve yahut da, Ulusal Mutabakat Hükümeti geçerliğini koruduğuna göre muhatabımız odur. Ana muhalefetin başı önce söylediklerine bakınca Doğu Akdeniz’de zengin petrol yatakları var tüm ülkeler orada, Türkiye yok diyorlar. Olunca da Türkiye’nin ne işi var diyorlar. Bunda bir kararlılığın varsa o anlaşmanın gereğini yerine getireceksin. Beyefendi diyor ki Türkiye orada yok diyor, tezkere gündeme gelince niye desteklenmiyorsun. Türkiye sadece Doğu Akdeniz’e girmiyor aynı zamanda Libya’ya giriyor. Bunun tarihsel arka planı var. Sen bundan bir haber misin? Atatürk’ün partisinin başı olacaksın ve Atatürk’ün yaptıklarından bir haber olacaksın, bunu da eleştireceksin. O zamanda Trablusgarp’taki haklarımızı savunmak için gidiyoruz. O denizlerin tarihimizde yeri var. Bütün bunlara rağmen oraya gidiliyor. Saydığı ülkeler içinde bizim dayanışma içinde olduğumuz ülkeler var. Sayılan ülkeler arasında öyleleri var ki biz belki onlarla işbirliği yapacağız, yapmamız söz konusu değil. Bunları Sarraj’la ayrıca konuştum.” ifadelerini kullandı.

“Biz petrole doğalgaza muhtacız. Şu anda Libya’dan böyle bir teklif var. Böyle bir talep gelirse biz geri çevirmez gideriz. Bu talep karşısında biz gidiyoruz.” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Adama sormazlar mı? Rus’un Wagneri orada. Öbür tarafta Sudan’ın 6 bin askeri orada. Bunlar gönderiyor ve biz niye çağırılınca gitmiyoruz. Meşru hükümet çağırması tarafından niye gitmiyoruz? Asıl lejyoner onlar. Putin’le bunların hepsini konuşacağız. Mısır, Abu Dabi, Suudi Arabistan bizim Libya ile ilgili tezkereden çok rahatsız oldu. Niye rahatsız oluyorsun. Sen darbeciyi destekliyorsun, buna rağmen kimseden çıt yok. Türkiye’de şu anda 4 milyona yakın dindaşların var, bunların çoğu Arap, bunlar toprağımıza geliyor, bunlara en ufak destek yok. Orada sesin çıkmıyor. Türkiye’nin Libya’nın meşru yönetiminin davetine icabet etmesi seni rahatsız ediyor. biz burada Arabistan’ın kınamasından rahatsız olmayız, biz onu kınıyoruz ve asla kınamasına dikkate almıyoruz. Bu adam uluslararası hukuku inanın bilmiyor. Bir tarafta darbeci bir tarafta meşru hükümet var. Bunların arasında arabulucu olur mu? Her iki taraf meşru olur o zaman arabulucu olursun. Türkiye’de PKK terör örgütüyle devletimiz arasında arabuluculuk yapmaya çalışanlar var ya biz bunu ret ettik. Buna benzer bu. Uluslararası savaş hukukunda da bu yoktur. Böyle bir diplomasi adımı olmaz. Burada atılacak adım her şeyden önce uluslararası diplomasinin alt yapısının oluşmasıdır.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Oradaki meşru hükümeti halkının nezdinde güçlü hale getirmektir. Bu beyefendi Libya’yı bilmez ama ben bilirim, oralara çok gittim geldim. Oranın insanını da bilirim. Orada çok ciddi yatırımlarımız oldu. Temennimiz, Libya maalesef aç kurtların üzerine çullandığı bir ülke haline gelmiştir. Bunun da başını mısır Abu Dabi yönetimi çekiyor. Suud bunlara ciddi destek veriyor. İsrail de ciddi dayanışma içindeler. Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki, bölgede diplomatik çabaları ortaya koymalıdır diyor. Kendisinin bizim anlattıklarımızdan haberi yok ki, neler yapıyoruz, nasıl adımlar atıyoruz haberi yok. Tezkere önce dışişleri bakanımı gönderdim. İyi Parti Başkanına gönderdim. Gittik anlattık ne oldu, bilgilendirdiler seni. Bunu niye istedik, buradan birlik beraberlik çıksın, bu şekilde adım atalım istedik. Burada orta çıkarımız var. Burada milli ve yerli bir duruş sergilememiz lazım ama ne yazık ki olmadı. Açık ara farkla parlamentodan tezkere kararı çıktı.” şeklinde konuştu.

“Bu bölgede çalışmalarımız başlamadı. Çalışmaları yaptığımız yer daha çok münhasır ekonomik bölge dediğimiz Kıbrıs’ın çevresindeki bu bölgelerde BM’ye bildirilen Türk Yetki Alanı buralarda çalışmalar var.” açıklamasında bulunarak “Bu iş kolay değil, Başbakanlığım dönemimde Karadeniz’de çalışmalar yapıldı. Yanılmıyorsam 2 bin metreyi buldular. Ama petrol çıkmadı. Anlaşmamız da şöyleydi, sondaj yapacaksın, çalışma sonunda bulursan yüzde 50 bizim yüzde 50 senin demiştik. 200 milyon dolar harcama yaptılar netice çıkmadı. Biz bir kuruş para vermedik. Hemen sondaja başladık, buradan çıkacak diye bir şey yok. Bir vurursun, çıkmaz, iki çıkmaz ama bir çıkar. Bizim avantajlarımız var, kendi gemilerimiz var. Buradaki harcamayı kendi imkanlarımızla yapıyoruz. Bu bizim en büyük avantajımız oldu. Bu bize tecrübe ve işi kavrama noktasında iyi bir yere getiriyor. Hem de vurduğumuz anda elhamdülillah diyoruz.” ifadelerini kullandı.