Büyük Ekonomist…
Vergi toplamada numune-i imtisal…
Maliye politikalarında Başrezilyonist, pardon Başrevizyonist…
Haznedar Nazır Mehmet Şimşek Efendi şöyle buyurmuş:
“Bütün Organize Sanayi Bölgeleri'nin… Bütün hallerin… Giriş ve çıkışlarına kalıcı maliye görevlisi koyula….
Talimatımdır:
Öyle arada sırada gidilmeye... Kalıcı mekanlar kurula...
Bütün şehir giriş ve çıkışları tutula…
Bütün illerin… Bütün ana arterlerinin giriş ve çıkışlarında maliye memurları göz açtırmaya…”

Haberi okudum ama inanamadım… Birileri kara mizah yapıyor sandım…
Başka kaynaklardan da okuyunca… Olabilir mi dedim ve röportajı izledim…
Gerçekten de gerçekmiş…
Bir de…
Spikerin gülerek hatta sırıtarak gevşek gevşek soruşunu… Şimşek’in buğulu bir sesle… Medar-ı iftiharla anlatışını görünce; sanki vergi bindirimi yapılmıyor da; Haznedarbaşı Mehmet Efendi, hazine-i hâssa’dan ulufe dağıtıyor sandım…
Kendi kendime düşündüm…

Arkadaş…
Bu ne umursamazlık… Nereden geliyor bu rahatlık?
Tam bu esnada… Aklıma bir fıkra geldi…
Kuvvetle muhtemel ki… Haznedarbaşı-Nazır Mehmet Efendi de bu fıkrayı duymuş olabilir…
Hicivci bir nüktedanın uydurması olan bu fıkrayı… Yaşanmış bir olaydan hareketle; sosyolojik bir analiz olarak düşünmek işine gelmiş olmalı ki; fıkrayı güncellemeye kalkışmış…
Hani, bazen eski filmlerin yeni versiyonu çekilir ya; o misal yani…

Fıkra şu:
Saray giderleri artmakta… Vergiler yetersiz kalmaktadır.
Sultan çağırır vezirleri…”Çare nedir?” diye sorar…
Düşünceli bir şekilde pencereden dışarı bakan Maliye Nazırının gözüne şehrin ortasından geçen nehrin üstündeki dev köprü ilişir.
“Evreka evreka/Buldum buldum” diye bağırır…
“Acaba nedir nedir?” der diğerleri…
—Köprü girişine memur koyup vergi alalım…
Kabul görür… Oldukça yaratıcı bir fikir…
Bir müddet sonra… İsraf büyüktür ve yine yetmez elde edilen gelir…
Bu defa da… Köprü çıkışına vergi memuru dikilir…
Zaman zaman… Sultan sorar:
—Halkımın hali nicedir?
Cevap gelir:
—Halk şikayetçi değildir…
Ama Sultan’ın derdi başkacadır… Ahalinin sessizliğinden tedirgindir….
—Nasıl olur da… Ahali bu kadar vergiye tepkisizdir?
Emir verir:
—Köprünün ortasına birkaç görevli… Gireni dövsün çıkanı dövsün…
Bir zaman geçer…
Ve sorar yine Sultan:
—Ahalinin ahvali nicedir?
Cevap:
—Ahali şikayetçi değildir…
Daha da kızar Sultan…
Bir akşam vakti… Kalabalık çok… Köprüde yoğun insan trafiği…
Gelir oraya… Seslenir ahaliye:
Var mı şikayeti olan?
Ahalide çıt yok…
—Eğer şikayeti olup da söylemeyen olursa kafasını vurduracağım…
Gerilerden cılız bir ses:
—Sultanım…
Köprünün ortasındaki dövücü sayısı az… Kuyruk oluşuyor…
Sizden dileğimiz: Birkaç kişi daha görevlendirmeniz…

***************

Dostum Dostum…
Dostum Erdoğan… Dostum Trump söylemini duyunca…
Aklıma üç şey geldi:
Birincisi;
Bir dizi repliği…
“İkidir bana dostum Yaşar diyorsun… Sen de şunu bil ki; senin dostun yaşar, benim düşmanım ölür…”
İkincisi;
Bir şiir nakaratı…
“Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu…
Bu ne çıldırtan denge;
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe…”
Üçüncüsü;
Anadolu’dan bir söz;
“Çok muhabbet tez ayrılık getirir…”

*********

Miras
Papa Francis…
12 yıl papalık ve aynı zamanda Vatikan Devleti’nin başkanlığını yapmış…
Yaklaşık 15-20 milyar dolara hükmetmiş…
Ve ölmüş…
Mirası?
Sadece 100 dolar…
Türkiye’de bir Tarikat Şeyhi…
Yıllarca… Sofi’lere bir hurma bir hırka tavsiye etmiş…
Ve ölmüş…
Mirası?
Üç oğlu arasındaki miras kavgasına bakınca… 1 milyar dolar civarı…
Çıkarım:
Rahmetli Papa…
Çok beceriksizmiş… Bal tutmuş ama parmağını bile yalamayı bilememiş…
Sen 12 yıl boyunca… O kadar servete hükmet… Ve dımdızlak öl…
İyi ki çoluk-çocuğu yokmuş… Yoksa miras kavgası bile edemezlermiş…
Bizim Tarikat Şeyhlerimizin farkını fark edin işte…

**********

Meşhur Söz
İhtilal kendi çocuklarını yer…
Soru şu:
İktidar da kendi müteahhitlerini, iş adamlarını, bürokratlarını yer mi?