Yardım etmek mi, yardıma muhtaçlığı yok etmek mi önemlidir?

Yardım etmek mi, yardıma muhtaçlığı yok etmek mi önemlidir?
Olayın Fatih Sultan Mehmet devrinde geçtiği rivayet edilir.
Bir Müslüman malının zekatını vermek ister.
Günlerce dolaşır ama yıllık zekatını verebileceği birini bulamaz.
Bunun üzerine zekatının tutarını bir keseye koyarak Cağaloğlu’ndaki bir ağaca asar ve üzerine de şöyle yazar;
"Müslüman kardeşim,
Bütün aramalarıma rağmen İstanbul’da zekatımı verecek kimse bulamadım.
Eğer muhtaç isen, hiç tereddüt etmeden bunu al…"

Ve bu kese, ağaçta 3 ay kadar asılı kalmıştır…
Buradan çıkartacağımız sonuç ne?
Devrin İstanbul’unda, zekata muhtaç geçim sıkıntısı çeken pek kimsenin olmadığıdır.

Hikayeden günümüze gelirsek;
Osmanlıcılık yapmaya gelince, üzerimize yok.
Dilimizden düşürmüyoruz.
Ama Osmanlı’nın yönetsel pratiğine gelince,
Buyurun işte,
Örnek ortada,
Hem de Fatih Sultan Mehmet’in devrinden bir anekdot…
Osmanlı yardıma muhtaçlığı ortadan kaldırıyor,
Şimdi ise, devletin yardımlarıyla övünüyoruz.

Arkadaş,
Yardım etme,
Ettiğin yardım sayısının çokluğuyla da övünme,
Yardım edilebilirliği azalt,
Yardıma muhtaçlığı ortadan kaldır,
İnsanları, uçmayı unutan karakteri dumura uğrayan ve cemaatin attığı yemle doymaya alışan cami güvercinleri haline getirme!..

Unutmayın,
Bir ülkede devlet yardımı alan hane-aile-birey sayısı ne kadar çoksa, o devletin utancı da, o kadar büyüktür.
Ama biz ne yapıyoruz,
Aile Bakanı açıklıyor;
"İki milyon küsur aileye elektrik yardımı yapıyoruz,
On beş milyon civarı aileye gıda desteği veriyoruz,
Bilmem şu kadar insanımıza sağlık katkısı sağlıyoruz…"

Bence bu işte bir sorun var,
Ya sahte ve lafta bir Osmanlıcılık var,
Veya, şimdiki devlet yönetiminde bir yanlışlık var,
Yahut, utançla gurur yer değiştirdi,
Veya utanmayı kaybettik!..

Gerçi ekonomiyi düzeltmesi, yoksulluğu ve muhtaçlığı azaltması gereken Maliye Bakanı Osmanlıyı örnek alıyor,
Alıyor da, nasıl alıyor;
"Gerekirse gemileri karadan yürütür yine de hedeflerimize ulaşmasını biliriz." diyerek!..
Hangi gemileri,
Hangi karadan yürüteceğiz,
Ve hangi hedefe ulaşacağız!..
İnsanlar, mazot koyup tarlasında traktör yürütemiyor, gemileri karadan yürütmekten bahsediyorsun!..
Üstelik o zaman gemileri karadan yürütmek için, Stefan Zweig gibi bir yazarın, “hırslı ve üstün zekalı devlet adamı” diye tanımladığı bir Fatih Sultan Mehmet vardı.
21 yaşındaydı,
Henüz o yaşlarda, 6-7 lisan bilen, fen-tarih- astronomi gibi bilimlere derinlemesine nüfuz etmiş birisi idi.
O halde soruyorum; günümüz Sultan Mehmet’i kim!..

Allah aşkına,
Bırakın, bu demagojik söylemleri,
Hamaseti,
Hiçbir şey yapmayarak çok şey yapıyormuş gibiliği…
Bari, düzeltmek istedik,
Çalıştık çabaladık,
İyi niyetliydik,
(Öyle olmadığınızı biliyor olsanız bile…)
Ama olmadı, yapamadık, beceremedik ve yapamıyoruz deyin.
Deyin ki; halk da bir şey olacak diye boşu boşuna ümitlenmesin ve en kötüye göre kendini hazırlasın!..

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Feride
    Harika ve gerçekçi bir yazı, kaleminize sağlık..
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri