TİC Holding Header
  • USD 32.37
  • EUR 34.984
  • Altın 2323.963
  • BIST 100 8880.09
Doç.Dr. Ömer Kul

Doç.Dr. Ömer Kul

Emperyalist dünyanın Doğu Türkistan’da iç ettiği bağımsız devletler-2

Geçen haftaki yazımızda ata yurdumuz Doğu Türkistan’da son 150 yılda, onbinlerce insanın canı ve kanı pahasına üç devletin kurulduğunu fakat emperyal dünyanın bu devletleri kısa sürede iç ettiklerine dair bir yazı kaleme almış ve bu devletlerden ilkine dair bilgiler aktarmıştık.
Emperyalist dünyanın Doğu Türkistan’da iç ettiği bağımsız devletler-2
Mehmet Emin Buğra (Hoten 1901-Ankara 1965)

Bugünkü yazımızda ise zikredilen devletlerden ikincisine dair bilgileri sizlerle paylaşacağım.

Yıl 1911
Çin'de Mançu hanedanlığı yıkılarak Dr. Sun Yat-sen liderliğinde Guo-Min-Dang/Milliyetçi Çin Partisi iktidara gelmiş ve Çin'de Cumhuriyet idaresi ilan edilmişti. 1949'da Çin'e hakim olan Mao Ze-dong'un Komünist partisinin işbaşına gelmesine kadar da Çin'i Guo-Min-Dang idare etmişti.

Zikredilen 1911-1949 yılları arasında da Doğu Türkistan Çinli genel valiler eliyle, keyfi olarak idare edilmişti. Çinli genel valilerin ilki Yang Zen-şin (1928'e kadar) olmuş ve onun dönemindeki keyfi uygulamalar Doğu Türkistan'ı bir nevi barut fıçısına çevirmiş ve ülke neredeyse patlamaya hazır bir bomba haline gelmişti.

1928 yılında Yang, kendi Çinli adamları tarafından, bir suikast neticesinde öldürülünce iktidar şans eseri Jin Şu-ren'in (1933'e kadar) eline geçmişti. Jin Şu-ren dönemi ise "gelenin gideni arattığı" bir dönem olmuş, keyfi uygulamalar halkın namusuna tevessül edilmesine varmaya başlayınca ayaklanma kaçınılmaz bir hale gelmiştir.

1931 yılında başlayan ayaklanmanın altyapısını Jin Şu-ren'in Kumul beyliğini lağvettiğini ve bölgeyi Çinli göçmenlere açtığını ilan etmesi olurken, fitilini ateşleyen olay açgözlü Çinli memurların Doğu Türkistanlıların namusuna el uzatması olmuştur.

Kumul’daki idarî değişiklik üzerine Jin Shu-ren, hemşerisi Chang-mu’yu Kumul’un kuzeyindeki Hotuntam nahiyesine vergi tahsildarlığı ve polis şefliğine tayin eder. Çok müsrif ve avare birisi olan Chang-mu'nun yaptıkları kısa zamanda skandala dönüşür. 1931 başlarında nahiyedeki bir Uygur kızına aşık olan Chang-mu, kızın babası Salih Dorga’yı kızı kendisine vermeye zorlamak için makamının gücünü kullanır. Bilindiği üzere Şer’î kanunlara göre Müslüman kızların başka dindeki erkeklerle evlenmesi yasaktı ve Doğu Türkistan’daki bütün Müslümanlar, İslâmiyet’in bu emrine sadık idi.

Bundan sonraki olaylarla ilgili olarak üç rivayet vardır. İlki 4 Nisan 1931 gecesi Chang-mu’nun Uygur kızının evinde yemeğe davet edildiğini ve bu davet sırasında Uygurların saldırıya geçerek Chang-mu ile 32 muhafızını öldürdüğü şeklindedir. İkinci görüş ise Chang-mu’nun kızı iğfal ettiğini, ulemanın ise buna rağmen kızın evlenmesine izin vermediğini, bunun neticesinde nikâh gecesi kasaba sokaklarının kalabalıklarla dolduğunu, içen Chang-mu ve askerlerinin üstesinden gelmenin kolay olduğunu, dolayısıyla Chang-mu ve askerleriyle beraber talihsiz Uygur kızının da öldürüldüğünü yazmaktadır. Üçüncü rivayet ise bu olayın duyulması üzerine ileri gelen Uygur, Chang-mu'ya haber salarak kızı vermek üzere düğün hazırlıkları yapmasını, kına gecesindeki eğlencede planlarını tatbik eden Uygur gençlerinin servis hizmeti yaparken, tabakların altına sakladıkları silahlarıyla Chang-mu ve adamlarını öldürerek bağımsızlık meşalesini yaktıklarına dairdir.

Bu olayda 20-30 kadar tüfek ele geçiren Uygurların, silahlarla 100 hanelik Kansulu Çinli göçmenlerin mahallesine saldırdıklarını ve öldürdükleri Çinlilerin kellelerini çiftliklerine gömdükleri de kaynaklarda zikredilmektedir.

1931 yılında Kumulda başlayan ayaklanma kısa zamanda Doğu Türkistan'ın batı bölgelerine sıçramış ve kısa zamanda milli bağımsızlık hareketine dönüşmüştür. 1933 yılının 12 Kasım günü Kaşgar merkezli bir Cumhuriyetin ilanıyla biten bu süreç, binlerce Doğu Türkistanlı'nın canına mal olmuş, lakin siyaset bilmezlik, yetişmiş kalifiye insan azlığı, dış destekten mahrum olma, Çin ve Rus işbirlikleri neticesinde milli mücadele liderleri arasına sokulan nifaklar, hükümetin kısa bir zaman içerisinde dağılmasına neden olmuştur.

Her ne kadar 1931 yılında başlayan, 1933 yılında bağımız bir devlet kurulmasıyla neticelenen, 1934 yılına geldiğinde dağıtılan, liderlerinin birçoğunun ülke dışına çıkmak zorunda kaldığı bu talihsiz dönem 1937 yılına kadar bir şekilde devam etmiştir.

Bağımsızlık meşalesinin yakıldığı, Çinliler kadar Tungan/Döngen (Çinli Müslümanlar)'ların da Doğu Türkistanlılara gaddarlıklarının yaşandığı 1933 döneminde, Rus yandaşlığı ile iktidara oturan Şın Şı-sey (1944'e kadar), 1937 yılında Moskova'nın direktifleriyle "büyük temizlik harekâtı"nı başlatarak istiklal meşalesinin son temsilcilerini de ortadan kaldırmıştır.

Devlet terörünün son derece acımasızca yaşatıldığı bu dönemde Doğu Türkistan'dan onbinlerce insan kafileler halinde göç etmek zorunda kalırken, 1949 işgali ile Türkiye'ye yerleşebilen Doğu Türkistanlı göçmenlerin büyük çoğunluğunu 1937 göçü ile vatanlarından ayrılan Doğu Türkistan Kazak Türkleri oluşturmuştur.

Şın Şı-sey, 1933-1944 tarihleri arasında Doğu Türkistan'ı keyfi ve tam bir Sovyet peyki olarak yönetip, servetine servet kattığı bu dönem, Doğu Türkistan tarihinin en karanlık dönemini olarak ifade edilmektedir.

Bugün hala dilden dile dolaşan "Gökbayrak'tan Albayrağa selam olsun" sözü işte 12 Kasım 1933 tarihinde kurulan Kaşgar merkezli hükümetin Hariciye Nazırı Kasımcan Hacı'nın, dönemin tek bağımsız Türk devleti Türkiye Cumhuriyetine gönderdiği ve haklı hür yaşama mücadelelerinde maddi-manevi desteğimizi istedikleri bir dönemdir.



1933 Hükümetinin kurulmasında şehit ve gazi olan, vatan, millet ve din için canını, malını feda etmeye bir an bile tereddüt etmeyen tüm şehitlerimize rahmet diliyorum. Bu minvalde Hükümetin Cumhurbaşkanı Hoca Niyaz Hacı, Başbakan Sabit Damolla Abdulbaki, General Mahmut Muhiti, Mehmet Emin Hazretim başta olmak üzere rahmete kavuşmuş tüm şehit ve gazilerimizin hala unutulmadığını bilvesile ifade etmek isterim.

Emanete ihanet etmeyen bir millet olarak, 2019 yılının yine bir Kasım ayında bize düşen herhalde "Albayrak'tan Gökbayrağa selam olsun", "haklı hür yaşama mücadelenizde her şerait altında sizin yanınızda olacağınıza söz veriyor" demek olacaktır.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın