TİC Holding Header
  • USD 32.337
  • EUR 35.222
  • Altın 2246.623
  • BIST 100 8792.15

40 yıldır, 12 Eylül Anayasası ile idare ediliyoruz

Türkiye 16 Nisan 2017 yılında yapılan Anayasa Referandumu sonucunda 70 yıllık çok partili parlamenter sistemi terk edip, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin uygulamasına geçti.
40 yıldır, 12 Eylül Anayasası ile idare ediliyoruz

24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimlerle de ilk Cumhurbaşkanı’nı seçti. Recep Tayyip Erdoğan, yeni sistemin ilk Cumhurbaşkanı seçildi.


Recep Tayyip Erdoğan, Türk halkının yüzde 52.6’sının oyunu alarak Cumhurbaşkanı seçildi.


Bu sisteme oy verenler, başkanlık sisteminin, ülkemize istikrar getireceğini, bürokrasiyi azaltacağını, Başbakanla, Cumhurbaşkanı arasındaki olası krizlerden kurtulunacağını iddia ederek, Başkanlık sistemine ‘Evet’ demişlerdi.


Tabii, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden hemen sonra başlatılan, suni krizler, Rahip Brunson olayı, hala devam eden S-400 tartışmaları, ekonomiye dış müdahaleler nedeniyle ortaya çıkan döviz krizi, herkeste “Acaba Sistem değişikliği yanlış mı oldu”
sorusunu akla getirdi.


Hatta, bu söylemleri AK Partililer bile yapmaya başladı.

Ardımdan Devlet Bahçeli bile “Ayet değil” lafını kullandı.


Ayet değil. Yani Allah’ın emri değil.

Değiştirilebilir yani.

Kolay pes edilmemeli

İşte algı operasyonları böyle bir şey.

“Hafıza-i Beşer Nisyan ile malüldür”

Yani, insan beşerdir. Unutkanlık hastalığı vardır.

Unuttuk 

Koalisyonlu yılları.


Tekrar geçelim. Koalisyonlu döneme de, görelim asıl krizleri.

Sonra gelsin güçsüz hükümetler.

Güçsüz hükümetleri yöneten gizli efendiler.

Başbakanları pijama ile karşılayan patronlar.

5’li çeteler.


Vs..


Degerli Dostlar..

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük krizleri Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle olmuştur.


Türk siyaset ve Ekonomi tarihine baktığımızda, en önemli kırılma noktalarının “Cumhurbaşkanlığı seçimleri” olduğu görülecektir.


12 Mart Muhtırası Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgilidir.


12 Eylül öncesinde meclis defalarca toplanmış Cumhurbaşkanı seçememiştir.


Türk Adalet ve Hukuk Sistemin en büyük garabeti olan 367 Garabeti Meclis’e Cumhurbaşkanı seçtirmemek için yapılmıştır.


2000 ve 2001 krizleri Cumhurbaşkanı’nın Başbakan’a fırlattığı bir “Anayasa Kitapçığı” nedeniyle başlamıştır.


Koalisyonlu yıllar, ülkemiz için hep kayıp yıllar olmuştur.


Sevgili okuyucular

Değerli Dostlar

Farkında mısınız?


Ülkemiz hala 12 Eylül’cü Askerler tarafından  getirilen Anayasa ile yönetiliyor.


1982 Anayasası ile..

37 yıl geçmiş.

Yaklaşık 40 yıldır.

Bu 40 yılda dünyada

Neler neler oldu.

Televizyon tek kanaldı.

Siyah beyazdı.

Döviz almak satmak yasaktı.

İnternet ne gezer.


Bu Anayasa elbisesi ülkemize dar geldiği içinde, bütün siyasi iktidarlar sürekli Kısmi Anayasa değişiklikleri yaptılar.


En sonunda, parlamenter sistem bile değişti.

Lakin

Anayasa duruyor.

 

ÖZGÜRLÜKLERİN ESAS ALINDIĞI SİVİL ANAYASA ÇÖZÜMDÜR
 

Mevcut anayasamız, gelişen ve büyüyen Türkiye’ye dar gelmektedir. Bu anayasa ile sorunlar çözülmemiştir, çözülemeyecektir.


Bunun çözümü, toplumsal mutabakatla yapılacak yeni bir ANAYASA’dır.


Artık 40 yamalı bohçaya dönen bu 12 Eylül Anayasası Türkiye’yi taşıyamamaktadır.


Ancak,

Bir şart var.

O da uzlaşma.


Uzlaşma ile katılımcılıkla, mutabakatla yapılacak bir Anayasa yapalım.

Özürlüklerin esas alındığı.

Temel hak ve hürriyetleri koruyan ve geliştiren.

İnsan ve Emek temelli bir Anayasa yapalım.

Bakın o zaman Türkiye’de neler değişecek?


İşte asıl o zaman.


Her şey güzel olacak.

Kalın sağlıcakla.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın