TİC Holding Header
  • USD 32.355
  • EUR 35.537
  • Altın 2325.737
  • BIST 100 8880.09

Bayram değil seyran değil; Kılıçdaroğlu Merkez Bankası'na neden gitti?..

Bayram değil seyran değil; Kılıçdaroğlu Merkez Bankası'na neden gitti?..
Tesadüflere inanmam.
Hele konu siyasetse; hiç inanmam.

Son günlerde ilginç şeyler oluyor,
Siz bunlara "rutin, olağan ve tesadüfî şeyler" diyebilirsiniz.
Ama ben demem, demiyorum…
Çünkü normal değil, hiç normal değil.

Mesela neler oldu, oluyor;
—Pandora Papers ve İktidara yakın firmaların para transferleriyle ilgili haberler,
—Kılıçdaroğlu başta olmak üzere diğer muhalefet liderlerince dile getirilen "siyasi suikast" iddiaları,
—İktidara yakın ve Cumhurbaşkanı'nın oğluyla anılan TÜGVA vakfıyla ilgili basına düşen bilgi ve belgeler.

Ve son olarak da;
Kılıçdaroğlu'nun Merkez Bankası Başkanı'nı ziyareti ve sonrasında bürokrasiye dair ve bürokratları uyaran açıklamaları.

Üstelik tarih veriyor; "Çiğ yemediyseniz veya yemiyorsanız kaygılanmayın ama yanlışın içindeyseniz de ayağınızı denk alın…"diyor.

İktidar cenahı veya Erdoğan'dan karşılık bulunca da, adeta keyifleniyor ve sözünde ısrar edip, ısrarla tekrarlıyor.

Hele bu Merkez Bankası ziyareti bana hiç mi hiç tesadüfi gelmiyor.
Bunda ne var ki, diyen olabilir,
Ama bence bunda çok şey var ve sanki her şey bir bilinçle söyleniyor, yapılıyor.

Durumu başka bir açıdan irdelersek;
Ben muhalefetin rastgele, öylesine ve/veya bir politikasızlık içinde hareket ettiğini hiç düşünmüyorum.

Özellikle Kılıçdaroğlu-Akşener ikilisinin bir plan ve yol haritası çerçevesinde görüştükleri, konuştukları ve hareket ettikleri kanaatindeyim.

Yukarıda saydığım hususların bu "plan ve yol haritasından" bağımsız olduğunu düşünmeyin.
Çünkü, her boyutu ve etabıyla ciddi bir aklın etki ve etkinliği ile oluşan bir planın varlığı aşikar.

Bence İktidar cephesi de olanların ve ilk defa bilerek muhalefet yapan muhalefetin bir planının olduğunun farkında.
Ama kendi içlerinde öyle bir çekişme, taht ve rant kavgası var ki; tipik bir çöküş devri sendromu…
Bu nedenle de, karşı refleks ve daha ileri bir siyaset üretemiyorlar.

İlginçtir ki; nerede, eskiden muhalefetin bile gündemini belirleyecek politika üreten iktidar, nerede şimdi, muhalefetin plan ve yol haritasını çözmekten bile aciz iktidar…

Benzetecek olursak;
İstanbul yerel seçimi öncesi süreci görüyoruz diyebilirim.

Hatırlayın;
Öyle bir organizasyon ve organize oluş hali yaşanmıştı ki; iktidar gibi devlet aygıtını elinde tutan Ak Parti bile, seçimde sandıklara hakim olamadıkları iddiasını dillendirmiş ve adeta acziyet izharında bulunmuşlardı.

Halbuki olan şey, çok basitti.
Kendileri iyi hazırlanmamış, birbiriyle kavgalaşmış ve bir kısım iktidar unsurları neredeyse "Binali Yıldırım kazanmasa keşke…" şeklinde davranmış bir kampanya süreci…

Diğer taraftan ise iyi düşünülmüş, akılcı tasarlanmış ve daha önemlisi uluslararası boyutla da istişare edilmiş bir kampanya yapılmış olmasıydı.

O dönemde lokal ve/veya İstanbul özelinde olan bu planlama ve oluşturulan yol haritası şimdi genel seçime dönük ve ülkesel bazlı önümüzde duruyor.

Bir adım daha ileri gideyim,
Ben muhalefet blokunun, alternatifli de olsa Cumhurbaşkanı adaylarının bile netleşmiş olduğu düşüncesindeyim.

Peki neden açıklanmıyor, diyebilirsiniz.
Hem vaktin henüz erken olduğu ve hem de iktidar tarafından şu veya bu şekilde yıpratılmasına mahal vermemek için açıklanmadığı kanaatindeyim.

Bunun yanında Akşener'in "Başbakan olacağım", Kılıçdaroğlu'nun "aday olabilirim de/olmayabilirim de" veya "ideal olan ortak adaydır" vb. gibi farklı ve bazen de çelişkili gibi görünen açıklamalar ise, iktidara dönük bir "şeytan azapta gerektir" stratejisi gibi görünüyor.

Ve an itibariyle, muhalefetin ya da iktidar karşıtı blokun gri alanda ama netlik içeren planlarının tıkır tıkır işlediğini görüyorum.

Yani demem o ki:
Ak Parti'li Ali İhsan Yavuz'un deyişiyle;
Hiçbir şey olmuyorsa kesin bir şeyler oluyor demektir…

Bu bağlamda, gündem belirlemede bu defa muhalefet iktidarın önünde…

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Ercan Yılmaz
    Kesinlikle...