Hasan İsmail Tuğ

Hasan İsmail Tuğ

Kahraman Polis

Görevini icra ettiği için kahraman olan kamu görevlileri cennetiyiz. Fakat; bazı olayların yaşanması görevini yapan insanların neden kahraman olarak göründüğünü anlamamıza vesile oluyor. Komplo teorileriyle arası iyi olmayanlar için veya memlekette dile getirilen bazı şeyler için “hadi canım” diyebilecek kadar iyi niyetli insanların en çok yanıldığı dönemleri yaşıyoruz.

17 Mayıs 2006’da Danıştay binasına giren bir saldırgan, daire toplantısı yapılan salona girer ve toplantı halindeki heyete kurşun yağdırır. Bu saldırı bir yüksek yargıcın ölümü dört yüksek yargıcın yaralanmasıyla sonuçlanır. Saldırgan binayı terk edemeden bir polis memuru tarafından etkisiz hale getirilir. Buraya kadar olan kısımda en azından iyi niyetli insanlar açısından  hiçbir gizem yoktur.

Saldırı sonrasında yaşanan gelişmeler ve açıklamalar bir tepki fırtınası yaratmaya yetti ve Ankara’da başlayan tepki furyası dalga dalga yurda yayıldı. Cumhurbaşkanı, yüksek yargıçlar, bazı siyasi liderler ve medyanın amiral gemisi şirket saldırıya dair benzer teşhisle tepkiler geliştirdi. Tepkiler Ak Parti karşıtlığı haline dönüştürüldü ve cenaze töreninde hükümet yetkilileri kovalandı. Olayın arkasında başka işler olabileceğini düşünen ve sürece eleştirel yaklaşanlar da nasiplerini aldı.

Doğal olan da görevini yaptığı için katledilen bir insanın acısına sahip çıkmaktı. Fakat süreç ilerledikçe kafalar karışmaya başladı. Danıştay binasının güvenlik kamerası o kara günde bozuk olduğu için kayıt yapmamıştı. Saldırgana atfedilen sözlerin doğru olmadığı ortaya çıktı. Hatta aynı saldırganın Cumhuriyet Gazetesinin bombalama eyleminin de faili olduğu ortaya çıktı. Yapılan yargılama makul sayılabilecek bir sürede sonuçlandı ve saldırıyı gerçekleştiren kişi hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme güvenlik şirketinin “güvenlik kamerası bozuk” beyanını kurcalamadan yargılamayı sonuçlandırdı. Böylece olay teknik olarak münferit bir vaka olarak kayıt altına alınmış oldu. Saldırının arkasında olabilecek güçler v.s gündemden kalkmış oldu. Fakat daha sonra Ümraniye’de bir gecekonduda bulunan el bombalarıyla başlayan soruşturma kapsamında ele geçirilen bilgiler bu olayı kaşımayı zorunlu hale getirdi. Ankara Mahkemesi’nin sormadığı soruyu İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi sordu. Güvenlik kameralarının hard-diskleri teknik inceleme için TÜBiTAK’a gönderildi. Ve dehşet verici bir rapor ortaya çıktı. Görüntülerin silinip silinmemesinden daha önemli bir detay vardı.
Bu detay kameraların olay günü bozuk olmadığıydı.
Şimdi kafalar daha fazla karışmış durumdadır. Çünkü; saldırı sonrası bir siyasi partiyi ve muhafazakar kesimi linç etmeye yol açacak beyanları veren cenahın hiçbir kesiminden bugünlerde “çıt” çıkmıyor. Tarım politikaları hakkında bile toplantı düzenleyen, siyasi otoritenin attığı adımlara muhalefet partiler tadında karşı çıkan yüksek yargı mensuplarında ses yok. Sadece yüksek yargıçlar değil felaket telalığı yapan medya da olayı uzaktan da olsa görmeye tenezzül etmiyor. “Siyasete kan bulaştı” diyen, Baykal bile görmüyor. Halk otobüsleri zammıyla ilgilenen yargı sistemi saldırı günü güvenlik kamerası bozuktu söylemini yalanlayan resmi rapor hakkında kelam etmiyor. Ne kadar ilginç değil mi?
Bilinen bir fıkra vardır. Hoca Nasreddin ve arkadaşı ava çıkarlar. Hoca’nın arkadaşı bir mağaraya girer, Hoca Nasreddin mağarayı kollarken içeri girmeye çalışan kurdun kuyruğuna yapışır.  Kurt çırpındıkça ortalık toz duman olur.  Mağara içindeki arkadaşı tozun nedenini sorunca, Hoca kurdun kuyruğu koparsa o zaman görürsün tozu dumanı der.  Sözün kısası, Danıştay saldırısını gerçekleştiren saldırganı yakalayan polise toplum olarak duacı olmalıyız. Bu kadar net şüpheler ortadayken bile suskun kalmayı tercih eden kesimlerin varlığı kafa karıştırmak ve mide bulandırmaktan başka işe yaramıyor. Suskunluk arttıkça gizli güçlerle işbirliği yapıldığına dair şüpheler artıyor.
Ya o kahraman polis saldırganı elinden kaçırsaydı?



Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet