Hipopotam!
Hippopotamus amphibius, familyasından çok büyük etobur bir hayvan, bildiğin su aygırı yer yer doymaz!
Nil aygırı adı, ilk su aygırlarının bugün alt kısımlarında artık türü kurutulmuş olan Nil kıyılarında keşfedilmiş olmasına dayanmaktadır.
Yani aslında Nil kıyılarında beslenirler… Vergi yoktur orada…
Malzeme boldur!
İşin şakası derisi de kalındır bu hayvanın… Kurşun geçmez o derece!
Beyni pek yoktur!
Yemeye odaklıdır.
Ne verirsen yer, önüne bir ordu hayvanın yediğini ver, yer yine doymaz…
Dedim ya Su aygırının kafası çok büyük, geniş, basık ve 450 kg'a kadar ulaşan ağırlıktadır.
Kulakları fazla duymaz en azından işine gelmeyeni duymaz!
Gözler ve burun delikleri kafa profilinde oldukça yükselmiştir. Böylelikle hayvan su yüzeyinin altında yüzer ya da dinlenirken, sadece bu organlar sudan yükselirler.
Deve kuşu gibi poposunu saklasa başı açıktadır! Saklandım sanır…
Su aygırları 20'ye kadar hayvandan oluşan sürüler halinde yaşarlar. Grupların su ve karada sabit olarak sınırlandırılmış egemenlik alanları vardır. Alanın işaretlenmesi, erkek tarafından dışkısını dairesel kuyruk hareketi ile fırlatmasıyla olur. Yaşlı erkekler bazen tek başlarına olsalar da alışılmış olan, gruba liderlik yapmasıdır. Gruplar, dişiler ve yavrular bazen de genç erkeklerden oluşur.
Erkekler birbirlerine karşı kontrol alanlarını sert şekilde savunurlar.
Birbirleriyle rekabet eden erkekler, ölümle de bitebilen ağır kavgalar yaparlar. Beyin yok çünkü idrak yolları enfeksiyonu geçirir bir çoğu…
Su aygırları, suda hayata çok iyi uyum sağlamışlardır. Karada terleme suretiyle çok su kaybederken çok hızlı güneş yanığı olurlar. Suyun ve güneşin etkilerinden, uyarıldıklarında kuvvetli bir şekilde salgılanan pembe rengi sümüksü bir salgı ile korunurlar. Suyun altına sıkça burun deliklerinin üstüne kadar dalarlar. Bu delikler kapandığından, su aygırı rahatça 10 dakika su altında kalabilir. Su aygırları hayatlarını su içinde geçirseler de esasında kötü yüzücüdürler. Çoğunlukla akarsuyun zemininde yürür ya da kendilerini suya taşıtırlar.
Yani suda yürür izini belli etmezler…
Genelde geceleri karaya çıkarlar ve düzlüklerdeki otları yerler.
Günlük bitki ihtiyacı 50 kg'dır. Yavaş akan nehirlerin yakınında bulunan, yeşil düz çimleri hatırlatan alanlar, su aygırlarının otlak alanlarıdır. Bu otlaklara ulaşmak için yine de günlük beş ile on kilometrelik mesafeyi geride bırakırlar. Bu esnada gruplar düzgün patikalar oluşturur.
Su aygırları, lezzetli etleri, fildişine benzer dişleri ya da sadece zevkine insanlar tarafından her zaman avlanmışlardır.
Su aygırı yaygın görüşün aksine barışçıl bir hayvan değildir.
Afrika'da timsah ya da aslan gibi pek çok büyük hayvandan daha fazla ölüm vakasına sebep olur. Saldırı sırasında başını kafasını bir şahmerdan gibi kullanırken, 50 cm'i bulan köpek dişleri aynı şekilde tehlikeli silahlarıdır.
Ara sıra durduk yere bunları çıkarır gösterirler… Şaşırır kalırsın!
Su aygırı kayıklara saldırmaktan da çekinmezken, küçük olanlarını ters-yüz edebilecek durumdadır.
Şimdi sana gelince Veysel Dayı seçimden önce birkaç şey sormuştun bana!
Mahsul alamıyoruz!
Mazot çok pahalı!
Bizim oğlan kahvede oturuyor işsiz!
Memleket 30 bin göç verdi, tarla da çalışacak nüfus kalmadı!
Suların yönünü kestiler, HES diktiler! Verim düştü!
Ne olacak bizim halimiz…
Veysel dayı cevap veriyorummm…
BANA NE!
Ne halin varsa gör!
Haa Su aygırına gelince haftaya Orangutan yazacağım…
Hani şu oturma yeri açıkta olan kendini ormanın zengini sanan tüylü hayvan var ya onu yazacağım…
Hadi Allah’a emanet… Mukayyet!
Yani aslında Nil kıyılarında beslenirler… Vergi yoktur orada…
Malzeme boldur!
İşin şakası derisi de kalındır bu hayvanın… Kurşun geçmez o derece!
Beyni pek yoktur!
Yemeye odaklıdır.
Ne verirsen yer, önüne bir ordu hayvanın yediğini ver, yer yine doymaz…
Dedim ya Su aygırının kafası çok büyük, geniş, basık ve 450 kg'a kadar ulaşan ağırlıktadır.
Kulakları fazla duymaz en azından işine gelmeyeni duymaz!
Gözler ve burun delikleri kafa profilinde oldukça yükselmiştir. Böylelikle hayvan su yüzeyinin altında yüzer ya da dinlenirken, sadece bu organlar sudan yükselirler.
Deve kuşu gibi poposunu saklasa başı açıktadır! Saklandım sanır…
Su aygırları 20'ye kadar hayvandan oluşan sürüler halinde yaşarlar. Grupların su ve karada sabit olarak sınırlandırılmış egemenlik alanları vardır. Alanın işaretlenmesi, erkek tarafından dışkısını dairesel kuyruk hareketi ile fırlatmasıyla olur. Yaşlı erkekler bazen tek başlarına olsalar da alışılmış olan, gruba liderlik yapmasıdır. Gruplar, dişiler ve yavrular bazen de genç erkeklerden oluşur.
Erkekler birbirlerine karşı kontrol alanlarını sert şekilde savunurlar.
Birbirleriyle rekabet eden erkekler, ölümle de bitebilen ağır kavgalar yaparlar. Beyin yok çünkü idrak yolları enfeksiyonu geçirir bir çoğu…
Su aygırları, suda hayata çok iyi uyum sağlamışlardır. Karada terleme suretiyle çok su kaybederken çok hızlı güneş yanığı olurlar. Suyun ve güneşin etkilerinden, uyarıldıklarında kuvvetli bir şekilde salgılanan pembe rengi sümüksü bir salgı ile korunurlar. Suyun altına sıkça burun deliklerinin üstüne kadar dalarlar. Bu delikler kapandığından, su aygırı rahatça 10 dakika su altında kalabilir. Su aygırları hayatlarını su içinde geçirseler de esasında kötü yüzücüdürler. Çoğunlukla akarsuyun zemininde yürür ya da kendilerini suya taşıtırlar.
Yani suda yürür izini belli etmezler…
Genelde geceleri karaya çıkarlar ve düzlüklerdeki otları yerler.
Günlük bitki ihtiyacı 50 kg'dır. Yavaş akan nehirlerin yakınında bulunan, yeşil düz çimleri hatırlatan alanlar, su aygırlarının otlak alanlarıdır. Bu otlaklara ulaşmak için yine de günlük beş ile on kilometrelik mesafeyi geride bırakırlar. Bu esnada gruplar düzgün patikalar oluşturur.
Su aygırları, lezzetli etleri, fildişine benzer dişleri ya da sadece zevkine insanlar tarafından her zaman avlanmışlardır.
Su aygırı yaygın görüşün aksine barışçıl bir hayvan değildir.
Afrika'da timsah ya da aslan gibi pek çok büyük hayvandan daha fazla ölüm vakasına sebep olur. Saldırı sırasında başını kafasını bir şahmerdan gibi kullanırken, 50 cm'i bulan köpek dişleri aynı şekilde tehlikeli silahlarıdır.
Ara sıra durduk yere bunları çıkarır gösterirler… Şaşırır kalırsın!
Su aygırı kayıklara saldırmaktan da çekinmezken, küçük olanlarını ters-yüz edebilecek durumdadır.
Şimdi sana gelince Veysel Dayı seçimden önce birkaç şey sormuştun bana!
Mahsul alamıyoruz!
Mazot çok pahalı!
Bizim oğlan kahvede oturuyor işsiz!
Memleket 30 bin göç verdi, tarla da çalışacak nüfus kalmadı!
Suların yönünü kestiler, HES diktiler! Verim düştü!
Ne olacak bizim halimiz…
Veysel dayı cevap veriyorummm…
BANA NE!
Ne halin varsa gör!
Haa Su aygırına gelince haftaya Orangutan yazacağım…
Hani şu oturma yeri açıkta olan kendini ormanın zengini sanan tüylü hayvan var ya onu yazacağım…
Hadi Allah’a emanet… Mukayyet!
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Serdengeçti Ecelfe