TİC Holding Header
  • USD 32.383
  • EUR 35.088
  • Altın 2324.096
  • BIST 100 9129.19
Nalan Erbaş

Nalan Erbaş

Halkların kardeşliğiymiş.. Külahıma anlat.. Biz zaten kardeşiz sen kimsin?

Ülkenin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Her yeni güne taze bir acıyla uyanıyoruz.. Şehitlerimizin acısını daha çok taze yaşarken, yeni şehit haberleriyle ömür tüketiyor çaresiz bekliyoruz.

Gündem bu kadar üzücüyken birde Van'dan gelen deprem haberiyle ülke olarak enkaz altında kaldık..

Her ne kadar bir Türk olarak bizlere yapılan haksızlıklara kızgın olsak ta, Misak-ı Milli sınırlarımız dahilinde yaşayan herkesi kardeşimiz kabul etmiş, düşman saymamışızdır. O yüzden Doğu'da ve güneydoğu'da PKK ya oy verenlerin acılarını da yüreğimizde hissediyor, elimizden geldiğince yanlarında olmaya çalışıyoruz...

''Halkların kardeşliği, halkların özgürlüğü" adı altında Türk milletini, kendi toprağında düşman ilan edip  savaştıklarını söyleyen PKK'nın kötü emellerine alet olan "Kürt" kardeşlerimiz (ki bu topraklar hepimizin.. dil, din, ırk ayrımı olmadan) gün gelecek kendilerine ve Türk milletine yapılan bu haksızlıkları görecek ve uyanacaktır. Hele de bu son Van depreminde yaşananlar Türk milleti'nin kindar olmadığının, aksine ne kadar duyarlı olduğunun, ayrım gözetmediğinin bir göstergesidir.
Tüm Türkiye, Van'daki kardeşleri için seferber olmuş tek yürek haline gelmiştir. Herkes görmelidir ki asıl kardeşliği  koruyan, arzulayan ve paylaşan Türk milletidir.

Öfke herkesin doğasında vardır.. Kontrol edilmediği taktirde kötü sonuçlara sebebiyet verir.Şu zor dönemde herkes öfkesini kontrol altında tutmalı ve provakasyonlara prim vermemelidir. Türk milleti asildir ve insanı insan olduğu için sever..

Ancak, o kadar kışkırtıcı şeyler yaşanmaktadır ki; öfkeyi intikama döndürmek an meselesidir. Van'daki depremzede kardeşlerimize yardım götüren Mehmetçiğe, PKK denen haysiyetsizler hala saldırabiliyor ve şehid ediyorsa, bir de üstelik kendi milletine yardım götürmeleri engelleniyorsa, artık Kürt halkının da elini vicdanına götürüp bir düşünmesi gerekmektedir. PKK'nın bir ideolojisinin olmadığını, amaçlarının sadece kendi çıkarları olduğunu ve PKK nın "hain" olduğunu görmesi gerekmektedir.

Kendi halkına yardım götürülmesini engelleyen, müsaade etmeyen ve onların hayatlarını önemsemeyen bir takım dağ farelerinin bir de bu eylemlere "halkların kardeşliği, halkların özgürlüğü" ismini koyarak eylem yapmalarının sadece kendi halkını kullanmak olduğunu Kürt halkının görmesi ve bu duruma duyarsız kalmaması gerekmektedir.. Van da yaşadığımız acılar buna vesile olmalıdır..

Bunun aksini düşünen ise benim nazarımda dağdaki teröristle aynı kefededir..

Hakkari'deki katliam(!) sonrasında ulusa seslenen Sayın başbakanın daha önce kullanmadığı kelimeleri kullanarak halka seslenmesı( daha önce sadece TSk diye bahsettiği ordumuzdan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz.!, Türkiye Cumhuriyeti diye bahsettiği ülkemizden "vatanımız"..!! , bayrağımız..!!) diye bahsetmiş olması bu işin hükümetin kontrolünden çıkmaya başladığını ve devlet yetkililerini de korkutmaya başladığını göstermektedir. Bu kadar olaya rağmen ve bu durumda hala hizbullahçıların sessiz sedasız salıverilmeleri, generallerin Silivri'ye gönderilmeside ilginç bir senaryodur..

Bu senaryolar yaşanırken, halkımızda unuttugu "tek yürek olmak" duygusunu yeniden canlandırmaya başladı. Türk'lüğün, Milliyetçiliğin, vatanseverliğin, toprağın, dilin, dinin vs.vs. kıymetini anlamaya başladı.. Çünkü bu halk uyutularak bazı değerlerini yitirmeye başlamıştı. En önemlisi de, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne güvenini yitiren insanlar anladılar ki bu ülkenin "olmazsa olmaz'ı" TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'dir. Tüm  terörle mücadele edecek stratejiyi belirleme yeteneğine sahip komutanlarımızın Silivri cezaevinde olmasına rağmen, halkın umudunun ve güveninin ordumuzda olduğunu görmek umut verici..

Her ne kadar TSK mücadele etse de bu işi sonlandırmak hükümetin görevi.. Gidişat, "yarını dünden belli" gibi görünüyor. Devletin bu durumu ,bu ülke üzerinde yaşayan halklar bir birine intikam duygusuyla  yaklaşmaya başlamadan (ki başladı bile) kontrol altına alması gerekmektedir. Çözüm için gereken mercilerin toplanması ve hem kalıcı, hem onarıcı kararlar alması artık elzem olmuştur. Çözüm üretebilmek ve barışı sağlayabilmek için zamanında "multi disipliner" görüşler (sosyologlar,
psikologlar, tarihçiler, politikacılar, siyaset bilimcileri, iktisatçılar, hukukçular ve en önemlisi tarafların temsilcileri) bir araya getirilebilseydi; kalıcı çözümler elde edilebilirdi. Ancak yapılan yanlışlar sonucunda şu anda bu çözüme ulaşmak çok zor görünüyor .Çünkü muhatap olarak terörist başı gösterildiği ve bir katille masaya oturulduğundan dolayı halk öfke içerisinde. Pkk ise bu kandan nemalanan taraf oldu. Bunca olaydan ve şehitten sonra Türk halkı  terörist başının muhatap alınmasına müsade etmeyecektir. O yüzden hükümetin bu konuda işi zor görünüyor..

Bizler bu ülkeyi seviyor ve uğrunda herşeyi göze alıyoruz. Bu sınırlar kanla çizildi ve öylede korunuyor.. Kimse bunu değiştiremeyecek. Tarihte ne hainler gördü bu topraklar, bunu da halledecek Allahın izniyle.. ne demiş yazar?..

DEDEM KOYNUNDA YATTIKÇA BENİMSİN EY GÜZEL TOPRAK..!!
NELER YAŞAMIŞ BU MİLLET EN YAKIN TARİHE SOR BİR BAK..!!


Denilesi güzel ülkem..
                           

 

 

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın