Dünyanın kuruluşundan beri ve İnsanlık tarihi boyunca hep Hak ve batıl mücadelesi verilmiştir. Adem aleyselamın çocukları Habil ile Kabil'in hikayesini her kes bilmektedir. Hak ve Batılın simge ismi olan bu kardeşlerin, hadisesi aslında Dünyadaki dengenin ve İnsanlık Tarihinin de şekillenmesine neden olmuştur. O gün başlayan zalim ve mazlum olgusu günümüze kadar gelmiştir. Hep Mazlumlara karşı Zalimler olmuştur. Bu gün ki Dünya konjonktüründe baktığımızda Devletler arasındaki güç savaşları ve oynanan entrikalar dün yaşananların adeta birer aynası olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin dünün Kabil'i bugünün İsrail, ABD vesayseresi. Habil'i ise Filistin başta olmak üzere İslam dünyası. Yani anlıyacağınız oyun ve Tezgah hep aynı.

İşte bütün bunları değerlendirdiğimizde aslında hak ve batıl mücadelesinin özetiyle karşılaşmaktayız. Geçtiğimiz aylarda BM genel kurulunda bir mücadele örneği ile karşılaşmıştık. Daha önce Kaddafi'ninde haykırdığı ve alışılmışın dışında kimsenin cesaret edemediği bir cesurda çıkışı izlemiştik. Bu çıkış Türkiye'nin Cumhurbaşkanı'nın çıkışıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Dünya Devletlerinin liderlerinin gözüne baka baka Dünya 5'ten büyüktür ve yapılan zulümleri birer, birer haykırmış, İsrail başta olmak üzere Tüm liderlere yaptıkları hukuksuzluğu ve haksızlığı haykırmıştı. İsrail' e Terörist Devlet demiş, Haritalarla işgali gözlerinin içine sokmuştu. ABD'yi ise teröristlere silah vermek ve tüm bu hukuksuzluklara göz yummakla suçlamış, Batı'ya karşı el pençe divanda duran Arap dünyası liderlerin aksine cesurca bir duruş sergileyerek, mazlumların umudu olmaya namzet olduğunu bir kez daha kanıtlamıştı.

Altından klozetlere oturan Arap liderlerin zenginlik içerisindeki şatafatlı yaşantıları uğruna göz yumdukları zulume Türkiye sessiz kalmamaktadır. Dünya Müslümanların hakkını Türkiye korumaktadır. Yanı başımızda Suriye'de yaşanan iç savaşın getirdiği insanlık suçunada sessiz kalmayan Türkiye Savaştan kaçan mazlumlara kucak açmış ve milyonlarca mülteciye milyarlarca dolar harcamıştır.

İşte örnekleri ile her şey ayan, beyan ortadadır. Türkiye mazlumların umudu olmaya devam etmektedir. Dünya döndükçe bu eli kanlı terör Devletleri karşılarında hep Türkiye'yi bulacaklardır.

Türkiye tarihi köklerinden aldığı özelliğin gereğini her zaman yerine getirmektedir. Özellikle Osmanlı döneminde ecdadımızın mazlum coğrafyalara nasıl umut olduğunu Tarih sayfaları açık etmektedir. Ecdadımızdan aldığımız bu özelliğimiz gereği bu günde Tarihsel sorumluluklarımız eksiksiz yerine getirmekteyiz..

Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'u fethettiğinde İstanbul'a ayak basar basmaz ilk iş olarak insanların inançları başta olmak üzere istedikleri gibi özgürce yaşıyabileceklerini söylemiş ve bu çıkışı ile Tarih sayfalarında, verdiği insanlık dersi ile düne ve bu güne örnek olmuştur. İşte biz böyle bir medeniyetten gelmekteyiz....

Mazlumların umudu olan Türkiye Tüm Dünya ya meydan okumaya devam edecektir....

Son söz ''zalimler için yaşasın cehennem"...

Selam ve dua ile...