TİC Holding Header
  • USD 32.344
  • EUR 35.119
  • Altın 2239.626
  • BIST 100 8753.67

'Yeni dünya konsepti' şekillenmeye başladı..

Son birkaç yazımda sizlerin de farkettiği gibi bazı hususları dile getirdim.
'Yeni dünya konsepti' şekillenmeye başladı..
Referandum öncesinde ve sonrasında gördüğüm eksikleri, aksaklıkları ve yanlışları yazdım,

AK Parti ve onun felsefesindeki aşınmaları, tıkanmaları ve yozlaşmaları dillendirdim.

Öneriler getirdim, çözüm düşüncelerimi söyledim.

Şimdi ise bu aksaklıkların giderilme vakti,

Referandumla milletimiz hem desteğini hem de mesajını en anlamlı şekilde gösterdi.

Artık top Cumhurbaşkanı’mızda ve AK Parti’de…

Erdoğan’ın bu çözümlere yoğunlaştığını, planlarını icra etmeye başladığını, gerekenleri usulünce yapacağını düşünüyor, görüyor ve biliyorum, bu hafta sonu sohpetlerimlede buna şahit oldum....

Bu bağlamda; artık bu konuda yazmayı bırakıp çözümlemeleri takip edeceğim,

İlerleyen süreçte, yine eleştirme, sorunları dile getirme ve aksaklıkları çekinmeden değerlendirme hakkımı mahfuz tutarak farklı bir konuda yazıma devam etmek istiyorum.

Erdoğan’nın yurtdışı seyahatleri, ABD ve İngiltere’nin yeni süreç için adımları…

Referandum sonrası dünya kamuoyu ve devletler ülkemize yönelik rengini daha net göstermeye başladı.

Kimisi ülkemizle ittifak arayışına giriyor, kimileri ise husumet ve düşmanlıklarını daha belirgin hale getirdi ve getiriyor.

Daha önce de söylemiştim.

Ülkemiz, coğrafyamız ve dünya konjonktörü için Nisan sonrası süreç çok ciddi adımlara gebedir.

Ve bu süreç başladı.

Bize taalluk eden boyutunu müşahede etmeye başladık bile.

Çok basit şekilde bakacak olursak; Referandum sonrası Erdoğan’ı tebrik eden, etmeyen ülkeler ve liderlere bakmak bile ciddi doneler veriyor.

AB’den ses yok,

Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Avusturya gibi ülkelerden tepki yok,

Tam tersi, adeta bir üzüntü ve hınçlanma var…

AB ve Almanya’ya rağmen Trump aradı tebrik etti,

İngiltere kutladı,

Putin aradı,

Katar, Arabistan, Irak, Ürdün başta olmak üzere Afrika ve Ortadoğu ülkeleri liderleri aradı.

“Yeni Dünya Konsept”inde saflar belirginleşiyor.

Brexit ve Trump’ın başkan olması sonrası ABD-İngiltere yakınlaşması gün be gün artıyor.

Tüm müdahalelere rağmen Putin’le sorun çıkartmamaya gayret ediliyor.

Obama ve Clinton’cılar, Baronlar ve Neo-con CIA’ciler, Pentagon ve diğer Trump muhalifi ABD derin güçleri boş durmuyor.

Trump ve İngiltere’ye hakimiyet gücü vermemek için farklı ve mesaj içerikli operasyonlar çekmeye devam ediyorlar.

ABD ve İngiltere nezdinde Rusya ve Putin’i “şeytanlaştırma” eylemlerini içeren “satranç” devam ettiriyorlar.

Kimse boş durmuyor,

Yeni seçilenler, Kraliçe ve onun kurduğu yeni İngiliz hükümeti, Putin, Türkiye ve Erdoğan yeni dönemin planlamasına yönelik adımlar atmaya çalışıyor.

Eski yönetimler, baronlar, paranın sahibi aileler, Fransa, Almanya ve yükselen Avrupa faşizmi de farklı atraksiyonlar peşinde.

Dünya “yeni bir yüzyıl” hazırlığı yaparken Referandum sonrası Erdoğan’nın yapacağı yurtdışı seyahatler oldukça manidar nitelik taşıyor.

Önce Hindistan, sonra Çin ve sonrada ABD ve Trump’la görüşme,

Mayıs başında Putin’le buluşma (Bu buluşayı çok önemsiyorum, real bir kadro ve samimi bir ortama iki liderinde ihtiyacı var ve bu görüşmeden çıkacak sonuçlar, bundan sonrasının yol haritasını oluşturacaktır.)

Tüm bunlar “Yeni Dünya Konsept”i oluşurken ülkemizin ne kadar önem taşıdığının göstergesidir.

Bu coğrafyada biz’siz bir şey yapılamayacağının işaretidir.

Hele de referandumdan olumlu sonuçla çıkmış, eli güçlenmiş Türkiye Cumhuriyeti yönetimiyle hareket edilme gereğinin tezahürüdür.

Hep demiştim; içerdeki kırgınlıkları, dargınlıkları unutalım. Bu referandumda dünya ölçeğindeki planlanan “Büyük Oyun”a odaklanalım ve elimizi zayıflatmayalım.

Referandum sonucunun önemi şimdi daha net şekilde uluslararası ölçekte kendini göstermeye başladı.

(Referandum bitti, artık önümüze bakmaya mecburuz. Zaman kaybetmeye mecalimiz yok. Biz içerde hala referandum sonucunun kısır tartışması yaparken dünya durmuyor. Herkes  oyunun kurallarını koyma adımları atıyor. İçeriye hapsolarak bunu pas geçemeyiz, geçmemeliyiz.)

Suriye ve Irak’da silahlı mücadelenin sonlanması yakın. Yakında “Barış(!) Masası” kurulacak.

Biz de, Türkiye olarak birkaç adım ötesini görmek ve ona muvafık adımlar atmak zorundayız.

“Yeni bir yüzyıl” plan safhasında varlığımızı göstermek ve sürece dahil olup, belirleyicilik konumunda olmalıyız.

Erdoğan’nın seyahatleri sonrası Türkiye ve coğrafyamızı etkileyecek ciddi oluşumlar ve yeni yol haritasının iz ve işaretleri görülecektir.

Türkiye Yeni Dünya’da durum ve konumunu netleştirip tarihsel yolculuğa devam edecektir.

Tüm bunlar olurken içeride bu yeni konsepte ayak uydurup ülkemize hız kazandıracak siyasi ve bürokratik değişim ve reformlar beklenmeksizin yapılacaktır.

Yürütme Organı’ndan  olmak üzere, Devlet Aygıtı revize edilerek, pratize edilecek ve “Sonuç odaklı” bir devlet refleksi yapılanmasına gidilecektir.

PKK, FETÖ, İŞİD gibi terör örgütleriyle mücadele hız kesmeden sürecek ve bazı konularda sağlanacak uluslararası mutabakatlarla, bu hain örgütlerin bitirilmesine yönelik adımlar hızlanacaktır.

Güvenlik ülkemiz ve coğrafyamız için hiç bu kadar önemli olmamıştı.

Ulusal güvenliğin birincil öncelik taşıdığı bir “tarihsel süreç ve dönemeç”teyiz.

Milliyetimiz, devletimiz, ülkemiz, vatanımız hiç bu kadar büyük tehlikelerle karşı karşıya kalmamıştı.

Anadolu ve Türk Devleti, hasımların ve Haçlıların sinsi emellerinin hep hedefindeydi.

Ama bu dönem başka,

Yaşadığımız süreç bambaşka,

Büyük Atatürk’ün dediği gibi; “dahili ve harici hainler” topyekün saldırıya geçtiler.

Milli Kurtuluş Mücadelemiz sonrası tarihin örneğine şahit olmadığı çetin bir mücadele sürecindeyiz.

Çakallar, sırtlanlar, leş kargaları Anadolu’nun, Milletin peşinde ve “Diplomatik salya”larını akıtıyorlar,

Ama Anadolu 15 Temmuz’la gösterdiği “Milli Mücadele” ruhunu artarak sürdürecek ve asla aman vermeyecektir.

Yeter ki; vatan-millet-devlet-bayrak müştereğinde bir ve beraber olalım.

Kendimizi hafife almayalım,

Safları sıklaştıralım,

Harici düşmanlara karşı dahili ihtilafları bir kenara koyalım,

İhtilaftan uzak ittifak içinde olalım.

Ve kendi gücümüze inanalım,

İşte o zaman “Türkiye Cumhuriyeti” payidarlığı ilelebet’leşecektir.

Bizim bizden başka dostumuz yoktur.

Ulu Önder’in dediği gibi;
“Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur”

Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlarım.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın