Siz neden utanasınız? Utanmayınız! Utanırsanız utanırsınız…
CHP’li Gökhan Günaydın:
“Türkiye’de binlerce insan boşta gezerken AKP’lileri ve yandaşlarının çocuklarını mülakatsız, sınavsız işe alıyorsunuz!
Hiç mi utanmıyorsunuz be kardeşim!..”
Ak Partili Özlem Zengin:
“İnsanlara, arka arkaya “utanmıyor musunuz utanmıyor musunuz” dediğiniz zaman nasıl bir cevap bekliyorsunuz ki…
Evet utanmıyoruz, gurur duyuyoruz yaptığımız işten!
Niye utanalım biz!..”
Sayın Zengin okumuş insan…
Nezaket gösterip eksik söylemiş…
Aslında,
Süleyman Soylu’nun,
“Şehadet ederim ki…” dercesine, peşpeşe üç defa Emevi patentli “Bize bunu Allah yaptırıyor!” demesinden ilhamla;
“Bizi Allah utandırmıyor! Bizi Allah utandırmıyor! Bizi Allah utandırmıyor!” dese, çok yeriymiş…
Ama,
Sayın Zengin öyle hışımlı ki;
Hızını, hırsını alamıyor,
Ve,
Karşılık verirken bile, “…arka arkaya “utanmıyor musunuz, utanmıyor musunuz” derseniz, nasıl bir cevap bekliyorsunuz ki” diye, agresif ve hışımsal bir soru cümlesi kuruyor…
Halbuki,
Sorunun çok kolay iki cevabı var.
Birincisi:
Eğer kalmışsa; evet, utanıyoruz…
Hatta,
Arka arkaya sorulduysa; arka arkaya utanıyoruz utanıyoruz…
İkincisi:
Eğer kalmamışsa; utanmıyoruz…
Arka arkaya sorulduysa; arka arkaya utanmıyoruz utanmıyoruz…
Aslında,
Sayın Zengin’i, sergilediği doğruluktan dolayı çok takdir ve tebrik ediyorum.
Kalmayan bir duyguyu varmış gibi göstermeye çalışmamış,
Demagoji ve hamaset yapmamış,
Açık-net-yalın bir şekilde “Utanmıyoruz” deme erdemini göstermiş.
Bununla da kalmayıp,
El yükseltmiş ve büyük bir alicenaplık içinde “Gurur duyuyoruz” diyerek; içindeki pür gerçeği diliyle ikrar eylemiş…
Tescil cümlesi ise “Niye utanalım biz!..”
Bence de; niye utanasınız siz!..
Taze bitti sizde… Utanması olanlar utansın değil mi!
Siz niye utanasınız; fakir fukara, garip gureba utansın!
Çay fırlattınız, sosyal yardım yaptınız; utanç dağıttınız bol bol utandırdınız…
Fakir fukara, garip gurebayı zenginlettiniz;
Sayın bir zengin olamasalar da, utanç zengini ettiniz…
Öyle ya;
Bol kepçe dağıtınca kalmaması gayet normal…
Ne kaldı size?
Sadece mütevazi bir gurur…
Haklısınız; siz niye utanasınız!
Siz sadece utandırırsınız ve büyük bir gururla utanmazsınız!
Sakın ha…
Maazallah; yanılıp-yazılıp utanırsanız, utanırsınız…
Refik Halit Karay yaşıyor olsa şöyle derdi:
Muhterem ve Muhteremeler…
Aşk olsun!
At da size yaraşır, meydan da size…
Gurur size yaraşır, utanmak bize…
Siz niye utanasınız?
Bizde bu ölü kan, sizde o utanmaz surat ve utandıran sebat olduktan sonra Allah sizi başımızdan eksik etmez!
Durmak yok; eteklerinizi öptürüp ciğerlerimizi söndürmeye devam…
Biz size: “Kırk katır mı, kırk satır mı?” diye soramıyoruz; sizin bize:
– “Utançlardan utanç beğen!” demek her dem hakkınızdır.
Lâyıkımız olan paşalar/paşazadeler/vekiller/veliahtlar/utanç cömertleri!
Topumuza hak-müstehak ketenpere…
*************
Ekonomi Kimden Yana…
Murat Demir…
26. Dönem Ak Parti Kastamonu Milletvekili…
Ogün Haber köşe yazarı.
Öyle sonradan falan değil; çekirdekten yetişme sanayici/üretici ve iş insanı…
Kendisini biraz olsun tanırım,
Ve iddia ediyorum ki; vekil olduğu dönemde geliri değil de gideri artan nadir siyasetçilerden…
Geçen gün “Ekonomide sıkışan dişli: Türkiye nereye gidiyor?” başlıklı bir yazı kaleme almıştı.
Hap gibi; özet ve hülasa…
Her satırına imzamı atarım.
Ama şunu da biliyorum ki; bu yazı, Murat Demir’in içi yanarak yazdığı,
Hatta yazmakta bile zorladığı bir yazı olmuştur.
Eminim ki,
Demir, bu yazıyı yazmadan, kapalı kapılar ardında her türlü partisel ortamda yapıcı bir şekilde bu tespit ve değerlendirmeleri defalarca yapmıştır.
Ama,
Yine de değerlendirmesi birilerine ve bir yerlere batmıştır görünüyor…
Sanki bu yüzden,
Sonraki yazısında “Bu bir eleştiri değil, uyarıdır” deme ihtiyacı hissetmiş…
Ama bence hiç hissetmemeliymiş.
Bilakis,
Ne kadar isabet ettiğini fark etmeliymiş…
Çünkü,
Murat Demir gibi, demir gibi karakterli ve “severiz sevdirmeyiz döveriz dövdürmeyiz” mahremiyetindeki birisi bile artık tespitlerini bu yolla dile getiriyorsa; bıçak kemiğe dayanmış veya ekonomi Allah’a emanet edilmiş demektir.
Ama,
Sayın Demir’in kaçırdığı veya kabullenemeyip bilinçli sarfı nazar ettiği husus şu:
Şu anki Ak Parti iktidarı, vekillik yaptığı Ak Parti’nin iktidarı değil artık…
Sayın Demir!
Senin zamanında yapıcı eleştiriye kulak asılır,
İçeriden veya dışarıdan yanlışı/hatayı gösterene teşekkür edilir ve gereği yapılmaya çalışılırdı.
Çok üzgünüm ve söylemeliyim ki;
Senin gibi ,
Kendi gelirini değil de, devletin gelirini artırmak isteyen insanlar dışlandı,
Devletin geliriyle gelirlenen, semirmeci insancıklar makbullendi ve muteberleşti.
O yüzden,
Kaleme aldığın değerlendirme yazısı “bazı çevrelerce sert bir eleştiri gibi” algılanmasa şaşardım!
Halbuki,
Bahse konu yazıda,
Vefasızlığa bile uğrasa; eski dost düşman olmaz kabilinden, ancak vefakar bir dostun yapacağı tespit, değerlendirme ve ikazları yaptın sen…
Ama aziz dostum,
Unutma ki; temiz suya işeyip bataklıktan beslenenler bataklığın pisine işaret edenlere şirretlik ederler.
Ziya Paşa ne demiş:
Erbab-ı kemali çekemez nakıs olanlar,
Rencide olur dide-i huffaş ziyadan"
(İyi insanları çekemez noksan olanlar,
Rahatsız olurlar, ışığı gören yarasa gibi…)
Ah Sayın Demir ah!..
Nerede o senin de bildiğin eleştiriye açık güzel insanlar…
O güzel insanlar,
Ya lekelenmekten korkup güzel atları da bırakıp çekildiler
Ya da,
At bize, yol almak size denerek; vefasızca yollandılar…
Mecliste bütçeyi anlatan senin eski dostun Cevdet Yılmaz 72 dakikada 60 defa hala “büyümek/büyüdük” diyebiliyor,
Ve hatta,
“Tarımda negatif yüzde 12 buçuk büyüdük” şeklinde illüzyonik cümle kurabiliyorsa;
Sen,
Hala değerlendirmeni değerlendirecek bir değer kaldı diye mi değerlendirme yapıyorsun yoksa?
Öyleyse,
Şaşarım sana…
Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.
