"Refahın yolu üretimden geçer; Uyarılarımız iyilik içindir"

"Refahın yolu üretimden geçer; Uyarılarımız iyilik içindir"

Türkiye son yıllarda ekonomik gösterge olarak çok önemli eşiklere yaklaşan bir ülke. Gayri safi milli gelirin kişi başı 20 bin dolar bandına yaklaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Halkımızın refahının artması, sosyal adaletin güçlenmesi ve ülkemizin dünyada söz sahibi olması bizler için her şeyden önce gelir.

Bu büyük yürüyüşün arkasında, 23 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’ni dünya sisteminde güçlü bir aktör haline getirmek için çabalayan, reformlarıyla ülkeye vizyon kazandıran bir lider var: Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan.

Onun mücadelesini bilen, sahada gören biri olarak, siyaseti neden yaptığımı herkesin bilmesini isterim.

***

Siyaseti Neden Yapıyorum?

Ben siyasete makam için girmedim.
Bir yerlere şirinlik yapmak, fotoğraf çektirmek, gösteriş peşinde koşmak için zaten hiç girmedim.

Siyaseti yapmamın iki sebebi vardır:
1- Recep Tayyip Erdoğan’ın sırtına yüklenen ağır sorumlulukları paylaşmak, yükünü hafifletmek.
2- Milletime duyduğum sevgi, sorumluluk ve gönül borcu.

Milletvekilliğim döneminde yapılan her görev bana emanetti. Bir afet olduğunda, bir acı yaşandığında, bir sorun çıktığında “devlet nerede?” dedirtmemek için kendi imkânlarımı devreye sokmaktan çekinmedim. Vekilliğim biteli 8 yıl oldu; hâlâ hemşerilerim gece gündüz arar, ben de elimden geleni yaparım. Bu gönül bağını makam bitirmez; karakter bitirir.

***

Sanayiciyim, Alın Teriyle Büyüdüm
Ben 12 yaşımdan beri çalışan bir sanayiciyim. Bugün dünya çapına açılmış, ihracat yapan, kendi alanında marka olmuş bir firmanın mimarıyım.

Ve bunun altını özellikle çizmek isterim:
- Devlet ihalesiyle, kamuya bağlı işlerle, tek bir kuruşluk bağımlılığımız yoktur.
-
Ürettiğimiz ürünlerle memleketimizin dışa bağımlılığını azalttık.
-
%85 ihracat yaparak ülkemize döviz kazandırıyoruz.

Bu bizim şerefimiz, alın terimizdir.
Bu nedenle konuşurken ne bir menfaatim ne bir beklentim ne bir hesap kitap peşinde koşum vardır. Doğru bildiğimi söylerim, yanlış gördüğümü uyarırım.

***

Pandemi, Deprem, Savaş… Kolay Süreçler Değildi

Türkiye son 10 yılda belki de tarihinin en ağır sınavlarını verdi:
-
Pandemi,
-
Savaşlar,
-
Asrın felaketi deprem,
-
Orman yangınları…

Bunların altından kalkmak gerçekten her ülkenin harcı değildir. Devlet büyük bir gayret ortaya koydu. Bunu teslim etmek boynumuzun borcudur.

***

Ama… Sahada Ciddi Bir Sıkıntı Var
Son dönemde üreticiye nefes aldırmayan çok ağır bir tablo ile karşı karşıyayız:
-
Fiyatlar yükseliyor,
-
Sabit giderler katlanıyor,
-
Vergi yükü ağırlaşıyor,
-
Bankaların katı kredi tutumu işletmeleri darboğaza sokuyor,
-
Denetimler akıl almaz boyutlara ulaşıyor,
-
İhracatçı nefes alamıyor.

Görüştüğüm tüm sanayicilerin ortak cümlesi şu:
“Üretimde zorlanıyoruz, tıkanıyoruz.”

Bazı sanayiciler artık açıkça “Şirketi kapatıp kira geliriyle yaşarım, daha az yorulurum” demeye başladı.
Tersanecilik sektöründe bir anda duran siparişler, yabancı alıcıların Çin, Romanya, Bulgaristan, Bangladeş gibi daha ucuz üretim merkezlerine kayması hepimizin gözünün önünde yaşanıyor.

Ben bunu dile getirince kötü adam mı oluyorum?
Varsın olayım.

Çünkü ben sahayı biliyorum. Masada yazılan planla sahada yaşanan gerçek hiçbir zaman aynı değildir. “Evdeki hesap çarşıya uymaz” sözü bugünlerde tam da yaşadığımız durumdur.

***

Sayın Bakanımız Bu Tabloyu Görüyor mu?
Sanayicinin anlattığı tabloyu ben değil, sahada makinelerin başında duran insanlar söylüyor.

Üretici nefes istiyor.
İhracatçı destek istiyor.
Sanayici istikrar istiyor.

Vergi yükü, finansmana erişim sıkıntısı ve denetim baskısı maliyetleri öyle bir noktaya getirdi ki, müşteriler artık Türk ürünlerini pahalı buluyor ve alternatif ülkelere yöneliyor.

Bu durum sürdürülebilir değildir.

***

Bu Bir Eleştiri Değil, Bir Uyarıdır
Bugün söylediklerim bir eleştiri değil; bir sorumluluğun gereğidir.
Ben haklı çıkmak istemem.
Umarım yanılan ben olurum.
Umarım Türkiye üretimden kopmaz, ihracatta kan kaybetmez.
Umarım bu süreç sanayimizi zayıflatmaz.

Ama ben ne görüyorsam söylüyorum.
Çünkü milletimize karşı görevim, devletimize karşı sorumluluğum, Cumhurbaşkanımıza karşı vefam bunu gerektirir.

***

Son Söz
Türkiye büyük bir ülke.
Potansiyeli büyük, insanı güçlü, iradesi sağlam.
Ekonomimizin geleceği üretim, ihracat ve sanayi üzerine kuruludur.
Biz doğru bildiğimizi söylemeye, sahadan aldığımız gerçek sesi aktarmaya devam edeceğiz.

Çünkü biliyoruz ki:
-
Refahın yolu güçlü üretimden geçer.
-
Adaletli yük dağılımı olmadan sanayi büyümez.
-
Milletin sesine kulak verilmeden ekonomi düzelmez.

Ve ben o sesi duyuyorum.
Duyanların da duymayanlara anlatması için yazıyorum.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet