Açıkça söylüyorum ki, Diyarbakır’da tarihi bir fırsatı kaçırmak üzereyiz. Çünkü Diyarbakır’da iş başında olan bürokrat takımı, maalesef boş, beleş insanlardan oluşmakta.
Açıkça söylüyorum ki, Diyarbakır’da tarihi bir fırsatı kaçırmak üzereyiz. Çünkü Diyarbakır’da iş başında olan bürokrat takımı, maalesef boş, beleş insanlardan oluşmakta.
Günün birinde, İstanbul da taksiye bir ABD’li biner ve şoförden biraz kenti tanıtmasını ister. O esna da Avrasya tünelinin yanından geçerler, turist de sorar bu ne diye.
Bendeniz elli yaşında bir insanım ve takriben 30 küsür yıldır da bir şekilde siyasetin içindeyim. Şanslı sayılırım, çünkü tarihe kendini yazdırmayı başarmış birçok insan ile haşır neşir olmak nasip oldu.
Hatırlamayacak kimse yoktur, Gezi Parkı vandalizmini. Hani güya üç beş ağaç için şehri ateşe veren eşkıya bozuntularını.
Ne kadar kolay değil mi, bir vahşet yaşandıktan sonra, #’li paylaşımlar yapıp, ‘İdam isterük’, ‘İçerde gebertsinler’, gibi paylaşımlar yapıp, vicdan rahatlatmak.
“Hak isteyenin hakkı verile, baş kaldıranın başı kesile!” Ulu Hakan, Cennet mekan Sultan 2. Abdülhamid Han Hz.!
Son günlerde, sosyal medyada olsun, başka platformlarda olsun, okuduklarım, izlediklerim, artık mantık sınırlarını zorlayan cinsten şeyler.
Bu mübarek günlerde, biraz siyasete ara verip, epeydir içimde dert olan bir konuyu kaleme almak ve doğru yerlerin kulağına kar suyu kaçırmak istedim.
Bu kez İstanbul seçilmedi, ayaklanma provası için. Çünkü Ekrem İmamoğlu’nun yönetimini zora sokmak işlerine gelmezdi.
Gündem belli. Türkiye yine tarihinin dönüm noktalarından birinde. Ve bu öyle böyle bir nokta da değil. Ülkemizin ve ulusumuzun geleceğini belirleyecek bir dönüm noktası.