Bu konuyu birkaç kez işledik. Ve pek çok usta kalem de işledi. Ancak görülen o ki daha halen tam manasıyla kimin neyi neden istemediğini insanımız daha tam manası ile kavramış değil.
Yazımızın vesilesi ile siz değerli okurlarımızın mübarek Ramazan Bayramı’nı bir kez daha en içten dileklerimle kutlar, hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ederim.
Hatırlayacaksınız ki, seneler önce, o zaman TBMM Başkanı olan Bülent Arınç’a suikast planları ortaya çıkmış ve bir ‘Kozmik Oda’ meselesi epeyce uzun zaman gündemdeki yerini almıştı.
Yaşım nerde ise 50. Doğduğum şehir İstanbul. Ve bu İstanbul ve İstanbullu çok çile çekti.
Dün tüm Avrupa’da AP seçimleri yapıldı. Yurt dışında yaşayan Türkler adına büyük bir hüsran ile sona erdi bu seçim.
FETÖ’nün firarisi, Torino’lu Şaban, sosyal medyadan meydan okuyup tehdit etmiş. FETÖcülere hakaret edeleri, hain diyenleri, kayıt altına alıyorlarmış. Vakti gelince hesap soracaklarmış!
Tarih tekerrürden ibarettir. Gerçek tarihini bilmeyen, geleceğini okuyamaz.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek son derece güzel özetlemiş meseleyi; “İnsanda yok ise edep, neylesin medrese, mektep!, okusa alim olsa yine merkep, yine merkep!” Ve bu dörtlük hiç bu günümüzdeki kadar gerçek olmamıştı.
‘Hepisinden iyice, bir gönüle girmektir.’ Yunus Emre’nin bir şiiri ile başlıyoruz yazımıza, çünkü önümüzdeki seçimlerde, en önemli mesele, gönüllere girmek olmalıdır!
Tekrar etmekten bıkmayacağım. Bugün yaşananların temeli dershane meselesi ile başladı. FETÖ savaş açtı. Kozmik oda krizi, MİT krizi, 17/25, Gezi, 15 Temmuz ve 31 Mart!
