Türkiye’nin gündemine ayak uydurmak zor. Onun için de işte bazen iki konuyu tek yazıya sığdırmak zorunda kalabiliyor insan.
Türkiye’nin gündemine ayak uydurmak zor. Onun için de işte bazen iki konuyu tek yazıya sığdırmak zorunda kalabiliyor insan.
Bravo! Büyük gayretler sarf ederek AK Partisi sonunda, yurtdışı seçmenini de küstürmeyi başardı.
Bu yıl değişik bir 15 Temmuz kutlandı. Daha sade, daha öz, daha samimi.
Üç yıl oldu, Aziz Türk Milletinin destan yazdığı. Tek vücut, tek yumruk, tanka, füzeye, helikoptere, silaha karşı durarak, namusunu, şerefini, onurunu, haysiyetini 1 Dolar’a satan hainlere haddini bildirdiğinin üstünden üç yıl geçti!
Bazen şunu düşündüğüm olmuştur; Bu kutuplaşma meselesinde muhafazakar kesimin payı var mı?
Nasıl bir duygu acaba, çok merak ediyorum. Yabancı bir ülkenin (ABD) menfaatlerini kendi ülkenin üstünde tutup, sonra da o ülkenin Başkanı tarafından şap diye ortada bırakılmak?
Bu seçim günü de nerdeyse 30 yıldır hiç değişmeyen bir şekilde, sabah saat altı itibarı ile ve çizgiden hiç şaşmayarak inandığım davanın temsili olduğuna inandığım partinin mahalle Teşkilatı işe kahvaltı ile başladı günümüz.
Artık seçime sadece saatler kaldı. Hukuk bunun böyle olması gerektiğine karar verdi hem de en yüksek merciden.
Evet, tarihe geçecek bir olaydı iki adayın canlı yayında karşı karşıya gelmeleri. Güya herkes centilmence davranacak, FairPlay kazanacaktı. Olmadı!