TİC Holding Header
  • USD 32.585
  • EUR 35.057
  • Altın 2458.751
  • BIST 100 9796.33
Murat Yılmaz

Murat Yılmaz

Muharrem'in ince fikri

Neymiş efendim memleket hareketi imiş! Safi rüzgar. Hatta ileri gidiyorum, İnce'nin Macronlaşma ümidi. Ancak ne burası Fransa ne de Muharrem İnce asla Macron değil!
Muharrem'in ince fikri
Bazı konularda iddia etmem, ancak yine bazı konularda da hiç tevazu göstermeden iddialı konuşurum da yazarım da.

Konu Muharrem İnce olunca, 40 yıllık gazeteci olmaya gerek yok. Az çok hepimiz biliyoruz kendisini.

Şimdi iddiama geleyim:
Muharrem İnce asla Parti, marti kuramaz.
Kursa da bir kukladan başka hiçbir şey asla olamaz!
O yüzden de bu hareket, kendini bağımsız Cumhurbaşkanı adayı olarak öne sürmenin başlangıcı.

Ve fakat, bu hareket de İnce'nin tüm çabaları gibi, ancak beyhude bir uğraş olmaktan bir adım öteye gidemez, gidemeyecektir.

Aslında, tüm hıncı ile ille de "Ben önemli bir kişiyim, ben, ben, yine ben" diye çırpınan birinin filmini izliyoruz.

Son yıllarda İnce, pek çok kez CHP'nin Başkanlığına oynadı, sonunda, biraz Kılıçdaroğlu'nun ayak oyunları sonucu, biraz çok da büyük egosunun kurbanı olarak, adım adım CHP'den tasfiye edildi, ediliyor.

Başının üstünde sürekli bir damoklesin kılıcı olan, yani açıkçası, her türlü şantaja açık olan birisi, hür iradesiyle hareket edebilir mi?
Edemez.

Birileri parti kur derse kurabilir ancak.
Kurduğu anda da kur diyenlerin uzaktan kumandalı oyuncağı olmaktan, bir adam öteye gidemez.

Şimdi soru şu;
Zamanı ile Kılıçdaroğlu'nu kumpas ile genel başkan yapan irade, şimdilerde ondan vazgeçti mi? Geçmedi mi?

Velev ki geçti, neden CHP'nin başına getirmiyorlar İnce'yi de ayrı parti kurduruyorlar?
Yoksa CHP'den de mi vazgeçtiler, ki taze bir oluşum arayışı içine girdiler?

Halbuki CHP'nin içinde şişirip, patlattıkları İmamoğlu projesi vardı.
Ondan da mı vazgeçtiler.

Evet bu son olanak, gayet mümkün diyelim, çünkü bir sene içinde, bazı hardcore CHP'liler hariç, İmamoğlu tüm sempatisini ve kredibilitesini yitirdi.

En önemlisi ise kararsız kesiminde, partisizler kesiminde kredi puanını sıfıra indirdi bay süper ego!

Zaten İnce de bu aşırılık kararını kurultayda WC'nin önüne oturtulduğu için almadı…
Hani bir TV programına katılmıştı da o programı sinirlenerek terketmişti ya.
İşte dananın kuyruğu orada kopmuştu asıl.

Terk etme sebebi de Sayın Cumhurbaşkanının konuşmasına bağlanma falan değildi.

O programda, İnce, kendisini CHP'nin doğal Cumhurbaşkanı adayı olarak lanse ediyor du ki, bir Parti yetkilisinden (Muhtemelen CHP'yi asıl yöneten Canan Kaftancıoğlu'ndan) bir mesaj aldı!

"Haddini bil, o koltuk (CHP Cumhurbaşkanı adayı) doldu, sahibi de belli, İmamoğlu!"
Mesajını aldı.

İnce ile İmamoğlu arasındaki eşit benzerlikler vardır.
İkisinin de egosu tavandadır, ikisi de kibir abidesidir.
İkisi de aydın, entel, kibar takılmaya çalışırlar, konuşmayı denerler de sinirlendikleri zaman, asıl ve çirkin yüzleri ortaya çıkar.
Kendilerini, otokontrollerini kaybederek asabilikleri ortaya çıkar!

İşte o akşam, o mesaj gelince de İnce otokontrolünü kaybetti, sudan bir sebep bulup, yayını terketti!

Şimdi yaptıkları da siyasi şovdan başka bir şey değil.
Gündemde kalmak için her yolu deniyor işte.

Ayasofya Camii açılışında da bu iddialarım tescillendi!

İnce namaza katılacağını beyan etti.
Kaftancıoğlu, "Muharrem bey hepimiz için gider" dedi, İnce de "Herkes kendi için ibadet eder dedi"!

Zaten CHP'nin içinde hiçbir şeyin düzgün gitmediği apaçık ortada.

Her iki kurultayda da şikayet edilen isim, yine Kaftancıoğlu idi.
Partinin epey geniş bir kesimi, ondan şikayetçi.
Buna rağmen değiştirilmiyor.

Aslında İnce'nin bir parti kurmakta kararlı olduğundan zerre miskal şüphe etmiyorum.
Ancak işte hayaller başka, hayat bambaşka bir şeydir.

Peki CHP bu kadar karışıklık ile nereye kadar gider?
Tek adam Kılıçdaroğlu'nun baskılarına, Kaftancıoğlu'nun davranışlarıyla nereye kadar dayanır?
CHP'nin ulusalcı tabanı, alenen HDP ile kolkola yürümeye, dolayısıyla PKK, YPG, PYD gibi örgütlere kolkola yürümeye, dahi hamilik yapılmasına ne kadar tahammül eder, bu da başka bir muamma.

Bu baskı terörü, despot sistem, er ya da geç, CHP'yi bölecektir.

Belki Muharrem İnce gibi bir isim ile olmasa bile, bir şekilde bölecektir.
Ve bu bölünmenin çok da uzakta olmadığı da aşikardır.

Netice itibariyle, Muharrem İnce hareketi, dağın fare doğurması olayı oldu.
İkna için gelip gidenler, başarılı oldu.

İnce biraz bitmeyen egosunu tatmin etti, bin gün için kendine bir meşgale çıkarttı.
Bu iş partiye döner mi?
Sanmıyorum.

Dönerse de küresel patronlarının CHP ve üst yönetiminden vazgeçmiş olduğunun göstergesi olacaktır!

Bir diğer yazımızda buluşmak ümidi ve dua ile Vesselam

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Halil B.'ye cevap
    Yazık denir :)
  • Halil B.
    Üstad İmamoğlu'ndan bu kadar korkmayın ya her yazıda adamın ismini geçirmeden yapamıyorsunuz :) Psikolojide buna ne denir acaba..
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bahis siteleri