TİC Holding Header
  • USD 32.343
  • EUR 35.103
  • Altın 2307.974
  • BIST 100 8880.09
Tezcan Erdoğan

Tezcan Erdoğan

Sodom ve Gomore’yi yok olmaya götüren günah neydi?

Diyanet'in hutbesi sonrasında, son günlerde çok gündeme gelen, Lût kavmi (Sodom ve Gomore) ile eşcinsellik meselesi dahilinde, özellikle dindar-muhafazakâr kesim ısrarla şöyle bir iddiayı da dile getiriyor; "Allah, Lût kavmini eşcinselliğe düşkün oldukları için helak etti." Peki, bir günah tek başına, Allah'ın, bir milleti helak etmesine sebep olur mu?
Sodom ve Gomore’yi yok olmaya götüren günah neydi?
Açık söylemek gerekirse, ben, bu görüşe katılmıyorum. Eğer öyle olsaydı Allah'ın, adaleti gereği, aynı günahı işledikleri zaman diğer toplumları da helak etmesi gerekirdi. Bu şekilde kimini helâk edip, kimini de helak etmemesi, Allah'ın adaletine gölge düşürür.

"Allah, insanları kazandıkları günahlar yüzünden öyle hemen cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde tek bir canlı bırakmazdı. Fakat Allah belirlenmiş bir vakte kadar onlara süre tanıyor. Vadeleri dolduğunda ise hiç şüphe yok ki, Allah kullarını hakkıyla görür." (Fatır suresi-45)

Sodom ve Gomore halkı eşcinsellik yapıyorlardı. Ancak şunu unutmayalım, bir millet böyle büyük bir günahı "meşru" görmeye başlayana kadar başka birtakım günahları da işleyerek bu noktaya kadar gelir. Bunun sosyolojik, biyolojik ve psikolojik bir kronolojisi vardır. Kimse bu kronolojik süreçleri dile getirmiyor. Oysaki asıl dikkat edilmesi gereken yer de tam olarak burasıdır.

Peki neden insanlar eşcinselleri günah keçisi yapıyorlar. Hadi diyelim ki, iddialarında haklılar, gerçekten de Sodom ve Gomore halkı eşcinsellik yaptıkları için helak edildiler. Öyleyse sormak istiyorum, onlara göre Şuayip Peygamber’in milleti yani Medyen halkı da; "Terazide hile yapmak, mallardan ve malların değerinden çalmak ve bozgunculuk yapmak" günahlarından dolayı helâk edildiler değil mi?

"Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı peygamber gönderdik. Onlara şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; sizin için O’ndan başka hiçbir tanrı yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik tutmayın. Ben sizin helâl yoldan kazanmadığınız bol nimetler içinde yaşadığınızı görüyorum. Böyle giderse, hepinizi azabıyla çepeçevre kuşatacak bir günün gelivermesinden sizin adınıza korkuyorum.” (Hûd suresi-84)

Yani Medyen denilen yerde; ticarette, adalette ve emniyette, büyük bir zulüm ve kargaşa yaşanıyordu. Mal ve can güvenliği kalmamıştı. Buna rağmen bugün kimse "eşcinselliği" eleştirdiği gibi çıkıp da bu konuları eleştirmiyor. Ne için günahlar arasında bazısını öne alıp diğerlerini geri bırakıyorlar peki. Belki de bunun sebebi de şudur; Medyen halkının, helak edilme sebebi olduğu iddia edilen suçlar/günahlar günümüzde bile hâlâ toplumun tabanından tavanına kadar herkes arasında yayılmış günahlardır. Yöneticilerden yönetilenlere kadar toplumun her kademesi, haktan ve adaletten uzaklaşmışlardır. Eşcinselliği hararetle eleştirip "bunun helâk sebebi" olduğunu söyleyenler, kendileri de hak ve adaletten nasiplenemedikleri için, kendilerinin de işleyip durduğu günahlara karşı o kadar sert tepki gösteremiyorlar.

Oysaki ne Sodom ve Gomore halkı ne de Medyen halkı, sadece işlemiş oldukları bu günahlarından dolayı helak edilmemişlerdir. Bu günahların hiçbiri tek başına "Allah'a ve onun yasalarına" saygısızlık etmekten daha büyük günahlar değillerdir. Allah'a ve onun Peygamberine karşı cüretkar tavırlarından daha büyük günahlar değillerdir.

Meseleyi sadece günahlara indirgemek, asıl görülmesi gereken konuyu gözden kaçırmaya sebep olur. Hiçbir günah bir gecede "Hadi bu günahı işleyelim" diyerek ortaya çıkmaz. İnsanların evrimi olduğu gibi toplumların da bir evrimi vardır. Ve toplumların evrim süreci de uzun bir süreçtir. En az birkaç insan nesli kadar bir süre gerekir, bir toplumun dönüşebilmesi için.

Lût Peygamber’in milleti de bu süreçleri yaşayarak son hallerini almıştır. Bu yüzden de Allah onlara uyarıcı bir Peygamber göndermiştir.

Aralarında kendilerini uyaran peygamberleri olduğu halde Sodomlular ve Gomoreliler, Allah'a ve peygamberine karşı öylesine cüretkar davranıyorlardı ki, peygamberin kapısına dayanıp, erkek suretinde gelen melekleri zorla alıkoymak istiyorlardı. Peygamberleri onlara, kızlarını işaret ederek "meşru" olanı tavsiye etmesine rağmen onlar ısrarla erkekleri istediklerini söylüyorlardı. Bu cüret nereden geliyordu peki?

Sodomlular ve Gomoreliler ilk önce Allah'a saygı duymayı terk etmiş olmalılar. Zaten bir millete Peygamber gönderilmesinin evrensel yasası da Kur'an'da şöyle dile getiriliyor:

"Her millete Allah'a kulluk edin ve tağuttan (Allah'a kulluk edilmesine mani olanlardan) uzaklaşın diye Peygamber gönderdik" (Nahl suresi-36)

Sodomlular ve Gomoreliler de bu ayetin kapsamına girmektedirler. Demek ki orada insanlar Allah'ı bırakıp Allah'tan başkalarına kulluk etmeye başlamışlardı ki Allah da onlara Lût'u Peygamber olarak göndermişti. Bir toplum Allah'a ve onun evrensel yasalarına saygısızlık ederek, O'nun otoritesinden ayrıldığında devreye çok miktarda sahte tanrı girer. Bu sahte tanrılardan biri de insanın kendi hevâsı yani arzularıdır. Buna "ego" da diyebiliriz.

"Kendi hevâsnı/arzularını ilah/tanrı edinen kişiyi gördün mü?" (Furkan suresi-43)

Bir millet Allah'ın saygınlığına gölge düşürür ise orada Allah'ın yasalarına da saygıdan söz edilemez. Bugün daha çok "şirk" diye anlatılan günah, Allah'ın asla affetmeyeceğini söylediği çok büyük bir günahtır.

"Şüphesiz Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz." (Nisa suresi-116)

"Şirk" ilk önce Allah'a saygısızlıktır sonra da insanın kendisine saygısızlıktır. Allah'a şirk koşan insan, bu işlediği günah ile "kendisine kulluk edilmeye layık olan" yegane tanrıya büyük bir saygısızlık ve haksızlık etmiş olur. Çünkü insanların üzerinde, Allah'ın olduğu kadar hakkı olan hiçbir varlık yoktur.

Kâinatta varlıklar ikiye ayrılır; birincisi "ezeli ve ebedi olan" yaratıcı Allah'tır, diğerleri ise Allah tarafından yoktan var edilmiş, yaratılmış ve varlıklarını Allah'a borçlu olan varlıklardır. Kısaca özetlemek gerekirse "Allah ve diğerleri" diyebiliriz. İnsanlar da "diğerleri" sınıfına dahil bir varlıktır. Fakat insanlar, diğer varlıklar içinde bir kademe daha üstün tutulmuştur. "Diğerleri" sınıfında yer alan insan türünün, kendisi dışındaki pek çok şey ya insanların hizmetine verilmiş ya da emrine âmâde kılınmıştır. Bu konu şu ayette anlatılır:

"Gerçek şu ki Biz Âdemoğullarını üstün ve onurlu kıldık; karada ve denizde onların ulaşımını sağladık; temiz besinlerle onları rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın pek çoğundan üstün tuttuk." (İsra suresi-70)

İnsanlar aslında Allah'a saygısızlık ederek Allah'a şirk koştukları zaman, aynı zamanda kendi onurlarını da ayaklar altına almış olurlar. Bunu bir örnekle açıklayalım; mesela bir düşünün, Allah dünyayı aydınlatması ve insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan enerjiyi ve yaşam koşullarını sağlaması için Güneş'i yaratmıştır. Güneş aynı zamanda insanların takvim geliştirmelerine de yardımcı olur. Güneşin yaratılmasının sebebi, insanlara hizmet etmesi içindir. Fakat ilkel zamanlardan itibaren insanlar, Güneş'in kendileri için hizmetçi olduğunu kavrayamamış veya unutmuş ve Güneş'i tanrı edinerek Güneş’e tapmaya başlamıştır. Bu yaptıkları ile insanlar, hem Güneş'i ve kendilerini yaratan Allah'a saygısızlık ve haksızlık etmiş olurlar hem de kendilerinin hizmetine verilmiş olan Güneş'e taparak kendi onurlarını da zedelemiş olurlar.

Bir örnek daha vererek bu konuyu şöyle açıklayayım: Allah, sırtına bindiğimizde bizi taşıması ve yüklerimizi taşıması için bize bir eşek vermiş, fakat insan "eşeklik" ederek, eşeği alıp kendi sırtında taşımaya başlamış. İşte "şirk" tam olarak böyle bir günahtır. Çok büyük bir saygısızlıktır ve tüm günahların anasıdır.

Bir millet şirk koşmaya başladığında orada insanların değeri düşer. Fakat tüm dünya Allah'a şirk koşup saygısızlık etse dahi Allah'ın değeri düşmez. İnsanlar, Allah'ı saygıdeğer tuttuğu ve yücelttikleri sürece kendi saygınlığını da arttırmış olur ve yücelirler. Zaten Allah şirki yasaklarken kendi değerini değil, varlıkların çoğuna üstün tuttuğu insanın değerini korumak istemiştir. Keşke bunu insanlar da anlayabilselerdi.

Gelelim tekrar Sodomlular ve Gomorelilere, demek ki, bu iki millet de her şeyden önce şirk bataklığına saplanmışlardı. Şirk toplumunda kendi değerini düşüren insanlara mutlaka çobanlık yapacak birileri de çıkar. Çünkü tabiat boşluk kabul etmez. İnsan, üzerindeki Allah'a kulluk gömleğini çıkarttığında ona kendi üniformalarını giydirecek pek çok Şeytan musallat olur. Bu Şeytanlar onu öyle bir aldatır ki, insanlar hâlâ Allah'a kulluk ettiklerini sanırlar, fakat aslında kulluk ettikleri Allah değil, başka Şeytanlar olmuştur artık. Bu Şeytanlar bir kere insanın ipini ellerine aldıklarında bir daha asla bırakmak istemezler. Bu şeytanlar bazen insanın kendi hevâsı/arzuları olur, bazen bir devlet başkanı, bazen bir kanaat önderi, bazen bir aile büyüğü, bazen bir işveren, bazen bir şirket, bazen de bir arkadaş olabilir. Hangisinin olduğunun hiçbir önemi yoktur. Allah'tan başkasına kulluk eden insan, artık değersiz bir "esir" olmuştur. Ancak kendi nefsi ve Şeytanlar, bunu "özgürlük" gibi hissetmesini sağlar.

"Kim Rahman olan Allah'ı ve öğütlerini görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur." (Zuhruf suresi-36)

Sodomlular ve Gomoreliler, ipin ucunu çoktan Şeytan’a vermişlerdi. Şeytan bir kere ipin ucunu ele geçirdiğinde, insanlara günahları süslü göstererek, günah işlemeleri için onları cesaretlendirir.

“Şeytan onlara, yaptıklarını süslü gösterip şöyle demişti: "Bugün size galip gelecek kimse yok, ben yanınızdayım." (Enfal suresi-48)

Bu yüzden Lût Peygamber’in kapısına dayanıp misafirlerini zorla alıkoymak isteyen sapkınlar oldukça cüretkardılar. Bu teşebbüsleri de gösteriyor ki, Sodomlular ve Gomoreliler, Şeytanla arkadaşlıklarında uzun bir mesafe kat etmişlerdir.

Sodomlular ve Gomoreliler arasında, eşcinselliğin nasıl başlayıp yerleşik bir hal aldığını kısaca özetledikten sonra şunu tekrar belirtmek isterim. Allah onlara eşcinsellik yaptıkları için Peygamber göndermiş değildir. Eşcinsellik yapmalarına da yol açan daha büyük günahlarından dolayı Peygamber göndermiştir. Ve helâk edilmelerine sebep olan da Allah'a karşı cüretkarca saygısızlık etmeleri ve kendilerini uyaran Peygamberlerine karşı direniş göstermeleridir.

Tekrar günümüze ve yaşanan tartışmalara dönersek eğer, Diyanet İşleri Başkanı'nın bir Cuma hutbesi ile tekrar gündeme getirdiği zina ve eşcinsellik meselesinin yanlış bir zeminde tartışıldığını söyleyebiliriz. Bu tartışmalar, İslam'a ve Kur'an'a bütüncül yaklaşmamanın sonucudur. Bugün dahi eşcinselliğe gelene kadar üzerinde durulması gereken öyle büyük günahlar işleniyor ki, bütün dünyayı yangın yerine çeviren küresel bir zulüm çetesi, tüm insanlara musallat olmuştur. İnsanlığa büyük acılar yaşatan ve insan onurunu ayaklar altına alan, türlü türlü entrikalar ile dünyayı kan ve gözyaşı gölüne çeviren zalimlere söyleyecek sözümüz olmayacak mı?

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Nana
    Bu kadar yazıdan çıkartmak istediğin sonucu çıkarmışsın. Bir değil bir kaç kere okumanı tavsiye ederim.
  • Rertonpius
    bu yorumla eşcinseller yaptıklarıyla yargılanmamaları gerekiyor sonucu çıkıyor yani yaptıkları doğru ama abarttıkları için mi helak oldular yani? :S